Kadir Özbilgin Köşe Yazıları Manşet Tokattan

Tokat Teknopark niye var?

Şöyle de sorabiliriz! Tokat Teknopark ne işe yarıyor?

Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum, dün Tokattanhaber. com sitesinde bir haber yer aldı.

Haberde, Tokat Teknopark’ta üretilen AR-GE projelerinin ilgisizlik nedeniyle uygulamaya alınamadığı, bu durumun Vali Dr. Ozan Balcı’ya aktarılmaya çalışıldığı ancak kendisine bir türlü ulaşılamadığı yer alıyordu.

Aslında bu duruma hiç şaşırmadım. Benim için “güneşin altında yeni bir şey” yok dedirten bir durum!

Her ne kadar anlı ve şanlı yerel medyamız her dönem sayfalarını 7/24 valilerimizi parlatan haberlerle dolduruyorlarsa da, memleketin gelişimi açısından “çok yaprak az meyve, çok söz az iş” sözünden öteye geçemedik.

Şehrimizin iflah olmaz hastalığı, her gelen validen büyük işler yapmasını ve şehrimizin yıllardır çözülemediği için biriken sorunlarına çözüm getirmesini beklemektir.

Oysa tecrübe ile de sabittir ki, valiler tarafından iyi niyetle ve içtenlikle verilse de bu sözlerin çoğu gerçekleşmez, hafızalarımızda “bize pazarlanan ama gerçekleşmeyen umut” olarak kalır.

Ve çoğumuz biliriz ki, “dilden gelen elden gelse gedalar (dilenciler) cümlesi padişah olurdu.

Bütün bu yaşanmışlıklar da gösteriyor ki, sürekli hikâye dinleye dinleye hayatı öğreniyor ve Tokat’ta kendi kayığını kendin çekemezsen bir yerlere gidemeyeceğini anlıyorsun.

***

Lakin gelen valilerimiz başta olmak üzere, bu şehrin yönetiminden bir şekilde sorumlu olanların anlayamadığı ya da anlamak istemedikleri nokta da şu; gitmeye değer yerlerin kestirmesi yoktur ve yolculuğu da güçlüklerle doludur.

Düşünsenize, birkaç akademisyen bir araya geliyor, Tokat Teknopark’ta bir şirket kuruyor, bölgenin ve şehrin önceliklerini ön planda tutarak, emek ve zaman harcayarak, bilgi ve birikimlerini ortaya koyarak çok sayıda AR-GE projeleri üretiyorlar ama bu şehri yönetenlerin ilgisizliği nedeniyle uygulama olanağı bulamıyorlar.

Ve durum bu bilim insanlarını üzüyor.

Elbette üzer. Çünkü “bilim insanlığı meslek değil, yaşamı, insanı, evreni, varlığı ve yokluğu; gözlemi, deneyi ve insanlık mirasını merkez olarak anlamaya çalışan ve bundan keyif alan, bu keyfi paylaşan yaşama üslubudur.”

Eğer bu insanlar bilgi birikimlerinin sonucu olarak ortaya çıkardıkları bu keyfi (yani üretimlerini) bırakınız paylaşma ve uygulama olanağını bulmalarını, ilgi dahi göremiyorlarsa üzülmeleri de çok doğaldır.

***

Diğer taraftan, gelecek bu gün ne yaptığımıza bağlı değil midir?

Bu bilim insanları Tokat’ın mevcut sorunlarını çözerek Tokat’ı geleceğe hazırlayacak AR-GE projeleri üretirlerken, Tokat’ın gelişiminden birinci derece sorumlu olanların önce bu projeleri dinleyerek ve sonra da yararlı görmeleri halinde uygulamaya alarak, Tokat’ın geleceğini inşa etmeleri gerekmez mi?

Tokat kalkınma yönünü tarım ve turizm olarak belirlemiş bir şehirdir.

Bu bağlamda, bu bilim insanlarının gerek tarımın, gerekse turizm-çevre ilişkisi kurarak turizmin  gelişimine hizmet edecek çevreci projeleri neden ilgi görmez acaba?..

Ya da başka şehrin yöneticileri ilgi duyar, bu bilim insanlarından bilgi (brifing) alırken,  bu şehrin yönetiminde başat rol alanlar (valisi, belediye başkanı, başkanları, il genel meclisi başkanı, meslek odaları başkanları) bu AR-GE projelerine neden ilgi duymazlar, neden  “yahu nedir bu projeler bir anlatın bakalım” demezler?

Bakınız Başçiftlik’te 2 bin dönüm alanda kiraz yetiştiriciliği yapılması planlanıyor. Peki bunun için hangi parselde hangi ekonomik değeri yüksek tarımsal ürünlerin ekiminin yapılacağı belirlenmiş midir? Yoksa deneme yanılma yoluyla mı bu ekimler yapılacaktır?

Bu konuda uzman birisi değilim ama kiraz ekiminin en fazla 1000 rakımlı alanlarda yapılacağı belirtiliyor. Peki, 1400 küsür rakımlı Başçiftlikte hangi araştırma sonucu 2 bin dönüm araziye kiraz ekimi yapılacaktır? Niçin bu bilim insanlarının ürettikleri AR-GE projeleri buralarda kullanılmaz, daha bilimsel ekimler yapılmaz ?

Sonra da “neden gelişemedik?” diye sızlanıyoruz.

Bu şehir nasıl gelişecek? Şehri yönetme savında olanların düzenledikleri bol gürültülü, şenlikli ve proje adı altında yapılan etkinliklerle mi?

Bir Kızılderili atasözü diyor ki, “ Her şey halkadır. Biz her birimiz kendi yaptıklarımızdan sorumluyuz. Bir gün hepsi döner dolaşır, bize geri gelir.”

Dolayısıyla bu şehri yönetme ve geliştirme iddiasında olanlar geçmişte sarf ettikleri ama tutamadıkları sözleri ve hatalı uygulamalarını bir şekilde kucaklarında bulduklarında şaşırmamalı, üzülmemeli, bizim gibi bu konuları dile getirilenlere de bozulmamalıdırlar.

İlgili Yazılar

Din ve Politika

TOKATtan Haber

Hüseyin Yarıcı: Maden kazaları da dâhil tüm iş kazaları öngörülebilir ve önlenebilir niteliktedir

TOKATtan Haber

Peki, yanlış olan ne?

TOKATtan Haber

Yorum Yaz