Kadir Özbilgin Köşe Yazıları Manşet Tokattan

Gazeteci Fatih Kılıç’tan Sevan Çamlıca yorumu…

Gazeteci arkadaşımız Sayın Fatih Kılıç “Bu Gazeteci-Yazar Sevan Çamlıca var ya…” başlıklı yazıma sosyal medyadan bir yorum yazmış.

Hemen belirteyim, Fatih Bey sosyal medyadan açık bir paylaşım yaptığı için, bu konuda bir yazı yazmakta sakınca görmedim.

Yazının uzunluğu için de okurlardan beni bağışlamalarını dilerim.

Fatih Bey, Sevan Çamlıca Bey’i kast ederek, Facebook’da yaptığı paylaşımda aynen şunları söylüyor.

“ Kadir bey, o adını andığınız şahıs çokça doğru yazıyorum diye, bazen öyle yaralayıcı yazıyor ki, şu sosyal mecrada engel koyduğum, adını dahi anmak istemediğim kişilerden biri oldu. Kalemi sivri, dili sivri, doğrucu… vs… hiç kusura bakmasın pervasızca kul hakkına girebiliyor… Bendeki intibası bu. Şimdi yanıt hakkı doğacak haliyle… Benden helallik almadıkça ne yazarsa yazsın benim için yok hükmündedir. Yerel basına ettiği laflar arasında bana düşeni ben hak etmedim ve hakkımı da helal etmem! Kişisel bir yara ama bu şehri seviyorum diye iddiası olan biri bu şehri sevenleri iyi bilmeli ve yaralamamalı… Kırdığı kalplerin de vebalini ödemeli..”

Sebebini bilmem ama bu paylaşımdan anlaşılıyor ki, Fatih Bey Sevan Çamlıca Bey’e bir nedenle kırılmış. Ve ne yaşandı ise bunu kişiselleştirmiş.

Eğer bu saptamam doğru ise bu konuda benim elimden bir şey gelmez. İkisi de yetişkin insan varsa bir sorunları kendilerinin çözmelerini dilerim.

Benim için ilginç olan ve beğeni ile karşıladığım tutum, Fatih Bey, Sevan Çamlıca için ”yalan yazıyor” demiyor da, “…çokça doğru yazıyorum diye bazen öyle yaralayıcı yazıyor ki” diyor.

Ve devam ediyor “Kalemi sivri, dili sivri, doğrucu, vs..”

Zaten bir gazeteci-yazar için önemli olan da bu özelliklerdir ve Fatih Bey’in bir hakkı teslim etmesi de takdire şayandır.

Bu konudaki düşüncelerime geçmeden önce, bu vesile ile yaşadığım bir anekdotu paylaşayım.

Tokat Haber Gazetesi’nde bulunduğum günlerdi. Bir gün ziyaretimize dönemin Milletvekili Sayın Dilek Yüksel Hanımefendi geldi. Sohbet ediyoruz. Dilek Hanım yazdığım makaleleri kast ederek bana “Kadir Bey çok sert yazıyorsunuz” dedi. Ben de “Dili mi sert, içeriği mi? Eğer dili sertse bu uyarınızı dikkate alacağım. Ama içeriği sertse yapabileceğim bir şey yok” dedim. Gülüştük…

Gerçek (ki doğru ile gerçek aynı şey değildir, bazen doğru sözle kurulmuş nice yalan bulunur ama gerçek tektir) yazı ve haberler, bundan etkilenen taraflar için genellikle yaralayıcı olur. Özellikle bizim gibi eleştiri kültürünü içselleştirmemiş toplumlar ve kendilerini her türlü yapıcı eleştiriden muaf gören insanlar genellikle eleştiriden hoşlanmazlar. Buna ne yazık ki, Tokat yerel medyası da dâhil

Fatih Bey’in yorumunda konu ettiği yazımda da belirtmiştim, yapıcı eleştirel yazılar ve düşünce açıklamaları çoğunlukla kışkırtıcı ve uyarıcıdır. Sarsıcı etkiler yapabilir. Amaç da budur. Bu tür yazıları “pervasızca kul hakkına girmek” şeklinde nitelemek doğru değildir. Bu meslek ahlakıyla ilgili bir durumdur. Fatih Bey’i tenzih ederek söylüyorum, asıl “kul hakkı” kırılırlar, küserler, alınırlar düşüncesi ile yanlışı ve gerçeği dillendirmemek, toplumu gerçek durumdan haberdar etmemektir.

Herhangi bir yazı ya da haber, açık ve somut bir kötülük, hakaret, iftira, yalan, hileli yönlendirme içermediği sürece, düşünsel alanımıza uygun olmasa da, hoşumuza gitmese de kızgınlık ve öfke ile karşılanmamalıdır.

Tam tersine yapıcı eleştiri hem eleştiriyi getiren hem de eleştiriye uğrayan insan için bir tür hediye niteliğindedir. Çünkü yapıcı eleştiri yapmak araştırmayı, bilgi sahibi olmayı gerektirirken, eleştiriye uğrayan için de göremediği, fark edemediği “kör noktaları” görmesine, fark etmesine yarar. Bu açıdan her iki taraf için de gelişimin anahtarıdır.

İki taze örnek vereyim.

Belediye Başkanı Sayın Eyüp Eroğlu, DSİ ‘nin alanında yapılan çalışma için “Tokat’a yeşil bir alan kazandıracağız” dedi. Yine başka bir açıklamasında “Tokat küllerinden yeniden doğacak” açıklaması yaptı. Tokat yerel basınında da yer alan her iki açıklama da “öz” ün ıskalanmasına neden olan talihsiz açıklamalardı ve eleştiri aldı.

Çünkü DSİ zaten Tokat’ın içindeki ender yeşil alanlardan birisiydi ve Sayın Eroğlu’nun bu açıklaması ile tepki aldığı yetmezmiş gibi, çalışmalarını da değersizleştirdi. Oysa Sayın Eroğlu, “DSİ’nin alanında tüm Tokatlıların yararlanacağı bir sosyal alan yapacağız” türünden bir şeyler söylese idi tepki almak bir yana, övgü bile alırdı.

Yine “Tokat küllerinden yeniden doğacak” açıklaması, “Tokat’ı 20 yıldır başkası mı yönetiyordu da kül oldu” sorusunun sorulmasına çanak tutan bir açıklama oldu.

Başkan Bey’in bu açıklamalarına getirilen eleştiriler, O’nun yaptığı başarılı çalışmaları gölgelemek için yapılmış eleştiriler değildir. Başkan Bey kırılıp gücense de bu eleştiriler, toplumun tepkisini çekecek, karşı önermelerin çıkmasına neden olacak ve Başkan Bey’in yaptığı çalışmaları değersizleştirecek tipteki açıklamalarda daha özenli davranması için yol gösterici mahiyettedir ve değerlendirmeye alıp almamak da O’nun bileceği bir iştir. Ve aslında belediyelerdeki basın yayın ve halkla ilişkiler müdürlükleri de bunun için vardır. İçtenlikle söylüyorum, bu bağlamda Başkan Bey’in bir basın ve iletişim danışmanına, bir de doğaçlama (irticalen) değil hazırlanmış metin üzerinden açıklamalar yapmaya ihtiyacı vardır.

Sözüm şu ki, yapıcı eleştiri ve gerçek haberlerden ürkmemek, kırılmamak, incinmemek, art niyetten ve ön yargıdan uzak bir şekilde anlamaya çalışmak gerekir.

***

Burada Fatih Kılıç Bey için bir parantez açayım.

Paylaşımından anlıyorum ki, Fatih Kılıç Bey, Sevan Çamlıca Bey’in Tokat yerel medyasına getirdiği eleştirilere katıldığı noktalar olsa da, kendisinin hak etmediğini düşünüyor.

Eğer Sevan Bey bir hakarette, iftirada, yalanda bulunmadıysa ve Bey Fatih Bey yalnızca Tokat yerel medyasına yöneltilen eleştirilerden dolayı, ya da bu eleştirilerden kendine pay çıkararak, sosyal mecrada Sevan Bey’e engel koymuşsa üzülerek doğruyu yapmadığını söylemeliyim.

Yok, bir kişisel hakaret, aşağılama varsa bu da onaylanacak bir davranış değildir.

Fatih Bey gazetecilikten gelerek, gazete imtiyaz sahibi olan bir medya mensubudur. Bu önemli bir özelliktir. Fatih Bey uzun yıllar sürdürdüğü gazetecilik serüveninde gazetecilerinin (basın emekçilerinin) sorunlarını ve deneyimini yaşamış birisidir.

Şimdi ise bir gazete imtiyaz sahibi olarak, gazetenin ekonomik / ticari boyutuyla da ilgilenmek gibi zorlu bir görevi daha yüklenmiştir. Bir gazetede, gazetenin yayın politikası ile ekonomik ihtiyaçlarını dengelemek çok zorlu bir süreçtir.

Büyük gazetelerde, gazetenin ticari boyutuyla ilgilenen bir genel müdür, bir de yayın politikası ile ilgilenen bir genel yayın yönetmeninin bulunması da bu nedenledir. Bu iki odak genellikle birbirleriyle çatışır. Genel müdür gazeteye gelir kaybı yaşatacak haber ve makalelerden kaçınılmasını, haber kaynaklarıyla sorun yaşanmamasını isterken,  genel yayın yönetmeni haber ve makalelerde bağımsızlık isterler.

Bu bağlamda Fatih Bey gazetenin hem ekonomik boyutunu, hem de yayın politikasını dengelemek gibi zorlu bir süreci, iyi bir ekiple yönetmeye çalışıyor.

İşi kolay değildir!

Zira gazeteler şahıs malı olsa da yerel bir temsiliyet görevi yürütmektedirler. Bu temsiliyet kervanını ise “yerel medyada, o medyanın sahibi, yani kervancı yürütür.” 

Yürütülen kervanın yürütülme töresi (etiği), kervancının töresidir (etiğidir).” Bu törenin uygunsuz görüldüğü durumlardaki sorumlusu nasıl ki gazete çalışanları değil de kervancının kendisiyse, başarılı görüldüğü durumlarda ki başarı sahibi de yine kervancının kendisidir.

Ki ben başarılı olmasını gönülden diliyorum.

***

Peki, genel anlamda Tokat yerel medyası nasıl görünmektedir?

Tokat yerel medyasının nasıl görüldüğünü Vali Dr. Ozan Balcı 10 Ocak Çalışan Gazeteciler gününde şu sözlerle açıklamıştı.

Tokat’taki basın mensupları bir olaya dikkat çekerken bunu çok nazik ve naif bir şekilde yapıyorlar. Bu da ayrı bir yetenek… Bunun için de ayrıca tebrik ediyorum arkadaşlarımı

Bir valinin, Tokat yerel medyasını “nazik ve naif” gazetecilik yapmakla tebrik etmesi, Tokat yerel basının verdiği görüntüyle ilgilidir.

“Nazik ve naif gazetecilik” diye bir şey var mı? Gazeteciliğin en temel bakış açısı “eleştirel olmak” değil midir? Nazik ve naif gazetecilikle, yapıcı eleştirel gazetecilik aynı şey midir?

Vali Bey bu sözleriyle aslında yerel basını aşağılamamış mıdır? Buna itiraz eden gazeteci çıkmış mıdır?

Çünkü nazik ve naif; Türk Dil Kurumu’na göre “saygılı, narin, saf, deneyimsiz, acemice yapılan” anlamlarına gelmektedir ki, bu aşağılama ya da en hafif deyimiyle yakıştırma, Tokat’ta az sayıdaki başarılı gazetecileri saymazsak, Tokat yerel basınının genel durumunu özetler nitelikte değil midir?

Herhangi bir kişiyi, gazeteciyi kast ederek söylemiyorum; İyi bir gazeteci, haber kaynaklarıyla “nazik ve naif” ilişkiler kuran değil, yapıcı eleştiriler yapmaktan kaçınmayarak haber kaynaklarıyla seviyeli bir iletişimi kurabilen kişidir.

Özetle ve üzülerek söylemek gerekirse, mevcut günlük Tokat yerel gazetelerinin genel anlamda, çoğulcu bir anlayışı yaymak ve korumak, araştırmak, sorup sorgulamak, acı da verse gerektiğinde yapıcı eleştirilerde bulunmak konusundaki karneleri iyi değildir

Tokat yerel medyasının bu genel durumu, gerçek gazetecileri ve Fatih Bey gibi gerçek gazetecilik yapma arzu ve istikametinde olan gazete imtiyaz sahiplerini üzüyorsa,  kamuoyunu bilgilendirme, haberdar etme görevinin yanı sıra, şehrin gelişimi için araştıran,  sorup, sorgulayan, gerektiğinde yapıcı eleştiriler ve çözüm önerileri getirerek şehrin ve demokrasinin yerelde güçlenmesine ciddi katkılar sağlamaya özen göstermeli, bu özeni gösterenlerle de işbirliği yapmalıdırlar.

İlgili Yazılar

Yasal ama etik değil…

TOKATtan Haber

Bir Taşınma Hikâyesi

TOKATtan Haber

Evet, hava yine darbe kokuyor, Türkiye yeniden darbeye gebe…

TOKATtan Haber

Yorum Yaz