Kadir Özbilgin Köşe Yazıları Manşet Tokattan

Niksar’da neler mi oluyor?

Niksar Akbank Şubesi kapanıyormuş.

Kimi Niksarlı hemşerilerim bunu hak ediyor olsa da, okuduğumda çok üzüldüm

Evveliyatını bilmem ama Niksarlıların çoğunluğu 2002 yılından beri bir türlü “sarhoştum aydım, böyle yaşamaktan caydım” diyemedi.

2002 den beri Niksar’da yaşanan olumsuzluklara sessiz kalan şehir halkı, pişmanlık duyacakları anın geleceğini hiç ama hiç düşünemediler. Demir alıp, güvenli bir limana sığındıklarını sandılar ve hala bu limandan çıkmaya karar veremediler.

Bir ara; 2009-2014 yıllarında Yadigar Başkanın başlattığı yerel kalkınma hamlesini de değerlendiremediler.

Sonuç ne mi oldu? Yaşadıkları ideolojik körlükle Niksar’ı elbirliğiyle bir kasabaya dönüştürdüler dersem abartmış olmam herhalde…

Sayın Şafak Gümen Danişmend Gazetesi’ndeki 23.07.2020 tarihli ve “Sarı Öküzü vermeyecektin Niksarlı!” başlıklı yazısında; “Maalesef 2000’ li yıllara kadar her yönüyle büyüyen, gelişen Niksar’ımız 21. Yüzyılla birlikte freni boşalan tren misali hızla ivme kaybetmeye devam etti, ediyor da” diyor.

Çok haklı!

Hani Seneca “Hayatta bir gayesi olmayan insanlar, bir nehir üzerinde akıp giden saman çöplerine benzerler; onlar gitmezler, ancak suyun akışına kapılırlar” diyor ya, Niksar’da yaşayıp da 2002 den beri olumsuz gelişmelere bir itirazseslendiremeyen Niksarlılar da suyun akışına kapılıp bu güne kadar geldiler.

Niksar’a can veren kuruluşların değerini kavrayamayan,  birer birer şehirlerinden gitmesine aldırmayan, sesiz kalan, işlerine öyle geldiği için tescilli kekemeleri oynayan hatta genel ve mahalli seçimlerde buna sebep olanları verdikleri oylarla ödüllendiren Niksarlılar ben sanmıyorum ki buna da üzülsünler.

Eğri oturup doğru konuşalım. Kalbi Niksar için atan, atası, dedesi, babası Niksar’da yaşamış, tüm varlığı Niksar’da olan, hayatının geri kalan bölümünü Niksar’da yaşama gayesinde olan ve yetiştirdiği çocukları için Niksar’da bir gelecek kurma arzusunda olan kaç Niksarlı var!

Niksar 2002 den beri (2009-2014 yerel yönetim ara dönemi hariç) beceriksiz kaptanlar yüzünden kayalara çarpan ancak henüz batmayan, şişirilmiş bir bot gibidir. Henüz batmadıysak da ayaklarımız hep ıslak!

Ve Niksarlılar, Niksar toplumuna değil de, çeşitli çıkar gruplarının isteklerine hizmet edecek vekil ya da belediye başkanı seçmeye çalıştıkları sürece,  ayaklarımız hep ıslak kalacak ve belki de şişirilmiş bot, sandığımızdan da çabuk su alacak…

Eğer Niksarlılar bu çöküşe “ dur” demek istiyorlarsa, önce ideolojik körlükten kurtulmaları ve bir flütün içinden çıkan, yeni, şaşırtıcı ve Niksar’ı ve Niksarlıları mutlu edecek bir nağmeyi seslendirmeleri gerekmektedir. Siz buna, Niksarlıların yaşamını ağır bir yük olmaktan kurtaracak bir değişimin ayak sesleri de diyebilirsiniz.

Niksarlıların her koşulda ve ortamda beklentilerini dile getirmenin kendileri için bir vebal ve görev olduğunu düşünmeleri artık bir zorunluluk haline gelmiştir.

Bu vebal ve görev, bir ideolojiye veya dini yoğunlaşmalara sıkıştırılamayacak kadar önemli ve bir o kadar da ahlakidir.

Niksarlılar bunun için, Niksar’daki bu vasat sonuçlarla yetinmeye mahkûm olmaya itirazları olduğunu göstermeliler ve 2002 den beri oy vererek hem genelde, hem de yerelde iktidara taşıdıkları siyasi otoritenin, kendilerine yazdığı senaryoda artık oynamak istemediklerini, çocukları için geleceği, kendi arzuları istikametinde kurmak istediklerini haykırmalıdırlar.

***

Niksar’ı düşünen gerçek sevdalılar, şimdi Akbank’ın kapanmasına üzülüyorlar.

Üzülüyorlar çünkü bu, bir banka şubesinin kapatılmasının ötesinde derinliği olan bir konudur.

“Akbank kapanırsa falanca banka var, o da kapanırsa diğeri” diyeceğiniz basit bir konu değildir.

Konunun detaylarına girip canınızı sıkmayayım.

Kısaca söylemem gerekirse, bu tasarrufun, mevduatın, yatırımın, üretimin, istihdamın, ticaretin özetle; yerel ekonominin çöküşünün ayak sesleridir.

Yerel ekonomi şehrin kalesi gibidir, Kale çökerse şehir çöker.

***

Ve en üzücü olansa Niksar’da yaşanan bu olumsuzluklara karşın, yerel kalkınma kavramı Niksar Belediyesi’nin ajandasına girebilmiş değildir.

Oysa günümüzde ulusal kalkınma ancak güçlü yerel kalkınma süreçleriyle kazanabiliyor. Bu nedenle belediyeler (elbette başarılı belediyeler)  sadece alışılmış (klasik)  kentsel hizmetler vermekle yetinmeyip, yerel kalkınma politikaları ve tasarıları (projeleri) üretmek zorundadırlar. Şehirdeki yönetimler, firmalar, kurum ve kuruluşlar çeşitli örgütlenme ve ağlar içinde hem aynı şehir ve yöredeki, hem de dünyanın herhangi bir yerindeki kuruluşlarla işbirliği, ortaklık ilişkisine girebilmelidirler. İşte çağdaş belediyeler bu girişimin öncüsü olanlardır.

Başarılı bir belediye bir yandan yerel koşulları özümseme ve gereklerini yerine getirme durumundalar. Öte yandan, yöre, şehir ve ulusal dinamikleri izlemek,  ulusal eğilimleri hesaba katmak, sektörlerdeki özel koşulları planlamalarında gözetmek ve kendi şehrindeki ekonomik kalkınmayı yaratmak zorundadırlar.

Artık belediyeler alışılmış bazı kentsel hizmetleri ( çöp toplamak, temiz su getirip pis su götürmek, park, bahçe, dinlenme alanları yapmak gibi hizmetleri) sunmakla yetinmeyip şehrin ve şehirlinin bütün gereksinimlerinin karşılanmasında, ekonomik gönencinin (refahının) artırılmasında sorumluluk üstlenmelidirler.  Ancak Sayın Belediye Başkanımızın Niksarlının ekonomik kalkınmasında bırakın sorumluluk üstlenmeyi, rol alma isteği bile yokmuş görüntüsü sergiliyor.

Bu konuyu başka bir yazıda daha kapsamlı bir şekilde ele alacağız.

Şimdilik şu kadarını söylemeliyim, Sayın Belediye Başkanımızın Niksarlının ekonomik kalkınmasında sorumluluk üstlenme ve rol alma isteği olmadığını,  daha yakın tarihte Ayvaz İşletmesini de satışa çıkarmış olmasından anlayabilirsiniz.

Allah’tan duyarlı birkaç Niksarlı bu açık gerçeği görmüş ve satışa engel olmuştur.

***

Danişmend Gazetesi’ndeki dostlar konuyu gazetelerine taşıyarak “Niksar nereye gidiyor?” diye sormuş.

Nereye gittiğini bilmek için kâhin olmaya gerek yok! Çünkü “kehanet muhtemel bir olayı kesin bir bakış açısıyla görmekten başka bir şey değildir.”

Aslında olan bitenin özeti, Albert Einstein’ın da dediği gibi şudur! “aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemek deliliktir.

O yüzden Niksarlılara düşen, aynı şeyleri tekrarlamayıp, ilk yerel seçimlerde farklı bir seçim yapıp, 2002 den beri Niksar’ı bu hale getirenleri şaşırtmaktır.

İlgili Yazılar

Kurban paylaşmak demektir

TOKATtan Haber

Türkiye’de şeriat tehlikesi var mı?

TOKATtan Haber

İl Sağlık Müdürlüğü ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü İle Protokol

TOKATtan Haber

Yorum Yaz