Kadir Özbilgin Köşe Yazıları Manşet Tokattan

Allah aşkına bu şehrin canına okumaktan artık vaz geçiniz!

Para hırsı gözünüzü bu kadar mı kör etti?

Bu şehrin kentsel gelişimini çarpık yapılaşmaya, vizyonsuzluğa, para hırsına kurban mı edeceksiniz?

Kentsel planlama nedir hiç mi araştırıp, sormadınız mı?

Şunu yaptık, bunu yaptık” diye övünmek için şehrin canına okumaktan, buna sebep olanların sülalesine de rahmet okutmaktan ne zaman vaz geçeceksiniz?

Yapılan yanlış uygulamalar yüzünden önemli işleri önemsizleştirmekten, yapılan önemli işler için takdir edilmek varken, bir biçimden başka ve hatalı bir biçime döndürülen işler için eleştirilmekten, bu eleştirilerin yapıcı olanlarını dikkate almamaktan bıkmadınız mı?

Yüksek getirim elde etme uğruna şehrin bir başından bir başına olmak üzere, kalbine üç hançer gibi saplanan, Tower Otel binasından, GOP Bulvarı ile Behzat arasında yapılan çok katlı binadan ve eski tekel binasının yerine yapılan devasa yapıdan hiç mi ders çıkarmadınız?

***

Şehrin geleceğini ilgilendiren çok önemli bir konuyu, şehrimizin yerel gazetelerinden ve gazetecilerinden değil, İstanbul’da yaşayan Gazeteci Sevan Çamlıca’dan öğreniyoruz.

Yerel medya adına çok üzücü!

Sevan Bey, birkaç gündür yapılacak bir “kentsel dönüşüm”  çalışmasıyla Tokat’ın tarihi dokusunun canına okunacağına ilişkin bir tehlikeye dikkat çekiyor ancak kimseden ”ses” çıkmıyor.

Belediye yönetimini ve hiç değilse şehrin çıkarını düşünme sorumluluğu taşıması gereken yerel medyasını geçtim, oluşabilecek tehlikeye dikkat çekmek konusunda sorumlulukları bulunan şehrin paydaşlarından; milletvekillerinden, meslek odalarından, siyasi parti teşkilatlarından, sivil toplumdan, şehrin ileri gelenlerinden de bir açıklama gelmiyor.

Oysa Sevan Bey’in gösterdiği tek bir fotoğraf karesi bile, yapılan çarpık ve hastalıklı uygulamayı, şehrimizin telafisi mümkün olmayan bir tehlikeye sürüklendiğini gözler önüne seriyor ve insana “Bu imar ve inşaat iznini / izinlerini belediye nasıl verdi?” sorusunu akla getiriyor.

Bu ilk değil! Valilik konutu önüne yapılan çok katlı binalar da buna örnektir. Bu binalar da kalenin ve oradaki yeşil dokunun görüntüsünü kapatan bir çirkinlik olarak durmaktadır.

Bu imar izinleri mevcut belediye yönetiminden önceki, belediye yönetimleri tarafından verilmiş de olabilir. Ancak bu çarpık yapılaşmanın önlenmesine engel bir durum değil. Bu tür yapılaşmalara mevcut yönetim de dâhil, hiçbir belediye yönetimi ve belediye meclis üyeleri izin vermemelidir.

Ne yazık ki, kale etrafında yapılması planlanan kentsel dönüşüm çalışmalarının bir belediye meclis üyesinin inşaat şirketine verildiği de dilden dile dolaşıyor.

Allah aşkına beyler bu şehre böylesine bir zararı “bu şehri düşünen” birisi verir mi?

***

Dünyanın her yerinde, kale etrafında yapılacak yapılaşmalar özel izne tabidir. Şehrin özel koşulları taşımayan herhangi bir yerinde yapılacak bir inşaat ile tarihi dokuya, kentsel bütünlüğe bir şekilde etki edecek bir binanın inşaatı aynı şart ve koşullarda değerlendirilemez.

Hele hele kale etrafından yapılacak “kentsel dönüşüm çalışmaları” dünyanın her medeni ve tarihsel dokuya değer verilen ülkesinde, her zaman özel bir çalışma ile gerçekleştirilir.

Tarihi dokuyu direkt ya da dolaylı ilgilendiren “kentsel dönüşüm çalışmaları”, uygulama sahasına ve sahanın çevresine ait mevcut durum analizleri yapılarak, uygulama sahası ve etrafındaki tarihi dokunun korunmasına ilişkin çalışmalar öncelenerek yapılır.

Tokat Kalesi etrafına yapılacak bir kentsel dönüşüm çalışması, sahada çok katlı binalar yapılarak, yüksek getirim elde etmek ve bu getirimin inşaat firmalarıyla paylaşımına olanak sağlanarak yapılmaz.

Tokat Kalesi etrafında, gerçekleştirilecek bir kentsel dönüşüm Tokat Kalesi ve etrafındaki yüzyıllardan beri ayakta duran kültürel mirası ve fotoğrafik görüntüsünün nasıl korunacağı, iyileştirileceği ve kent kullanımına sürdürülebilir bir şekilde nasıl yeniden kazandırılacağı düşünülerek ve hedeflenerek yapılmalıdır.

***

Hiç şüphe yok ki, Tokat’ta kale etrafındaki yerleşim dokuları, şehri yönetenlerin öngörüsüzlüğü sonucu,  Tokat’ın hızlı bir şekilde büyümesi esnasında ya da ekonomik ilişkilerin değişim gösterdiği dönemlerde gerçekleşmiştir ve kentin yaşam kalitesini, görüntüsünü, ekonomik potansiyellerini olumsuz yönde etkilemektedir.

Dolayısıyla, bugünkü belediye yönetimi (yerel yönetimler) hem fiziksel olarak çöküntüye uğramış bu alanların dönüşümüyle ilgilenip; hem de bu alanlarda varsa kullanılmayan parseller için de arazi kullanım kararları üretebilirler.

Bu anlamda, bu tip alanlarda yapılacak bir kentsel dönüşümü, bu tür alanların fiziksel yapısını, daha da önemlisi bu alanların ekonomisini verimli bir şekilde geliştirerek, bu alanlardaki gerilemeyi ters yöne çekmeye çalışan bir girişim olarak düşünebilir ve takdir edebiliriz.

Diğer taraftan, kale etrafında ki yapıların zayıf koşullarla inşa edildiği (gecekondu), aşınma ve eskimeye uğradığı, güçlendirme ya da onarım koşullarından oldukça uzak özellikler taşıdığı, kullanım özelliklerin gittikçe azaldığı, şehrin görünümüne estetik bir değer katmadığı bilinmektedir. Bu nedenle de bu alanda bir yıkımın kaçınılmaz olduğu ve kentsel dönüşüm çalışmasıyla mülklerin fiziksel koşullarını değiştirmek gerektiği açıktır.  

Ancak bunu yaparken, kentsel dönüşümün, kentin genel görünümüne kazandırdığı iyileştirmeleri ve tarihi dokunun korunması gerektiği konusu asla gözden kaçırılmamalıdır.

***

Kale etrafında yapılacak bir “kentsel dönüşümün”  orada yaşayan mahalle sakinleriyle paylaşılıp paylaşılmayacağını, oradaki ev sahiplerine kentsel dönüşüm sonrası iskân hakkı tanınıp tanınmayacağını bilmiyorum. Bunlar da açıklamaya muhtaçtır.

Ancak, Tokat Kalesi etrafında yapılacak bir kentsel dönüşüm çalışmalarında göz önünde bulundurulması gereken en önemli husus;  özel mülkiyete ve kamu mülkiyetine konu alanların uygun bir şekilde planlanmasıdır. Kentsel dönüşüm projelerinin şeffaf bir atmosferde gerçekleştirilmesi; toplumun haklı eleştirilerini ve önerilerini göz önünde bulundurması, kamunun elinde bulundurduğu olanakları kent yaşamı ile tutarlı ve adil dağıtılmış bir forma sokabilmesi gerekmektedir.

Gerçek bir kentsel dönüşüm; kentsel dönüşüm yapılacak alanın ve oluşacak değerin o alanın gerçek sahipleriyle, sakinleriyle paylaşılmasını zorunlu kılar. Bu aynı zamanda ahlaki bir konudur. Bu tür kentsel dönüşümler, inşaat şirketleri eliyle ve “rant amaçlı” yapılmaz. Kamu kaynaklarıyla, iskân sahiplerinin katkıları da alınarak ve şehrin yararına “iyileştirme” amaçlı yapılır.

Kentsel dönüşüm alanlarında tarihi dokunun ve görüntülerinin korunması ve mevcut durumdaki tescilli yapıların özelliklerinin korunarak kentsel kullanıma katılması beklenmelidir.

Kale etrafında yapılacak bir kentsel dönüşüm hem tarihi dokuyu, görüntüsünü, estetiğini korumalı, hem de bu alanı kentsel yaşama sokacak şekilde dönüştürebilmelidir.

Kale etrafında yapılması düşünülen kentsel dönüşüm çalışmalarında şu husus asla unutulmamalıdır. O da, dönüşüm yapılacak alanın etrafındaki tarihi dokunun, görüntüsünün ve estetiğinin korunması konusu, yapılacak kentsel dönüşümün “bel kemiği” olduğu hususudur.

14 medeniyete ev sahipliği yapan Tokat, kentsel dönüşüm yapılacak alanda, kalesiyle birlikte birçok kültürel varlığı bünyesinde barındırmaktadır. Tokat Belediyesi Tokat’ın bu kültürel mirasını göz önünde bulundurarak,  kentsel dönüşüm çalışmalarının gerçekleştirilmesini ilke edinmelidir.

Tokat Belediyesi, tüm Tokatlıların sağlıklı, dengeli, kültürel mirasın korunduğu bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğunu ve çevreyi geliştirmenin devletin ve yurttaşların ödevi olduğu, ayrıca devletin ve elbette Tokat Belediyesi’nin şehirlerin ve tarihi dokunun özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama yönetimiyle yükümlü olduğu gerçeğini bilmektedir sanırım.

Bu kapsamda, sadece kentsel dönüşüm çalışmalarında değil, nitelikli ve yaşanabilir alanların inşası çalışmalarında,  korunması gerekli doğal, tarihi ve kültürel çevre alanlarının toplum yararı esas alınarak yenileme ve iyileştirmeye tabi tutulması gerekmektedir.

Özetle, bırakınız para kazanma hırsıyla yapılan çarpık ve hoyrat yapılaşmaya, Tokat Belediyesi, Tokat Kalesi etrafı “ sit bölge” ilan edilmemişse bile, “tarihi eser niteliğinde’ diyerek mülk sahiplerine ve elbette inşaatçılara bir çivi dahi çaktırmamalıdır.

Yok, illa da yaptıracaksa çok katlı değil, şehre ve tarihi dokuya zarar vermeyecek, şehrin genel görünümünü ve tarihi dokunun görüntüsünü engellemeyecek, tam tersine ilginç ve çekici hale getirecek az katlı binalara izin vermelidir.

***

Bir çağrı da Tokat’ın paydaşlarına; milletvekillerine, meslek odalarına, siyasi parti il başkanlarına, sivil toplum örgütlerine ve toplumun ileri gelenlerinedir.

Tokat’ın çarpık yapılaşmayla değil, özelliklerinin korunduğu, çevreye, tarihi dokuya ve insana saygı duyan bir yapılaşmayla büyümesi için susmamaları, konuşmaları gerekmektedir.

Çünkü Tokat ne çekiyorsa bu “tescilli kekemeleri” oynamaktan, yapılan ya da yapılacak kötü uygulamalara ses çıkarmamasındandır.

Unutulmamalıdır ki, “otoriteyi susmak kadar artıran bir şey yoktur” ve “”Bilirken susmak, bilmezken söylemek kadar çirkindir.”

Çarpık ve kent planlamasına uygun olmayan bizden bir örnek

İlgili Yazılar

Tarımsal ve Hayvansal Üretimi İzleme ve Değerlendirme Kurulu Toplantısı

TOKATtan Haber

Semt pazarı da hayal oldu: Fiyatlar el yakıyor

TOKATtan Haber

Damat işi biliyor

TOKATtan Haber

Yorum Yaz