Kadir Özbilgin Köşe Yazıları Manşet Tokattan

2010’ dan 2022’ ye Kemal Kılıçdaroğlu…

Bu yazımın sırf “olası bir CHP (Millet İttifakı) iktidarına övgü düzmek” şeklinde anlaşılıp yorumlanmaması için önce bir not düşeyim.

Okurlar ama özellikle de bu tip yazıları çarpıtma düşüncesinde olan kalemşorlar rahat olsunlar; siyasete atılmak, milletvekili seçilmek, herhangi bir yerde herhangi bir makama gelmek, devletten hatırı sayılır ihale/ihaleler kapmak gibi bir çabada,  istekte ve düşüncede değilim.

Amacım 12 yıl önce kendi yaşadığım bir anıdan yola çıkarak “ilkeli ve omurgalı siyasete” ve Tokat’ın sorunlarına vurgu yapmak…

***

Genel Başkan seçildikten hemen sonra “İktidara Yürüyüş Mitingi” kapsamında Tokat’a gelen Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ile söyleşi yapma uğurunu (şansını) elde etmiş insanlardan birisiyim.

“Gazetecilerden birisiyim” demiyorum çünkü kendimi gazeteci değil de her zaman okur-yazar birisi olarak tanımlıyorum.

“Uğurluyum diyorum” çünkü 2010 yılında yapılan bir söyleşide söylediklerinden, 2022 yılına kadar bir tek sapma yapmayan bir genel başkanla tanışmış olmak herkese kutpay (nasip) olmaz.

Özellikle, bugün söylediğinin yarın tam tersini söyleyen, gerçekliği bulunmayan konuları gerçekmiş gibi topluma sunan, yıllardır tutamadığı sözleri ortadayken millete halen çeşitli sözler veren politikacıların olduğu bir ülkede, ilkeli ve omurgalı politikacıların varlığı her yönden gelişmiş bir Türkiye ümidimizi canlı tutuyor.

Yaptığım söyleşi İz Yaşam Dergisi’nde yayınlanmıştı.

Sayın Kılıçdaroğlu, 12.06.2010’ da, Tokat’taki “İktidara Yürüyüş Mitingi” nden hemen sonra söyleşi isteğimi kabul etmiş ve sorularıma hiç alışık olmadığım bir içtenlikle yanıtlar vermişti.

Benim için ilginç ve bir o kadar da sevindirici olan, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu o gün ne söylemişse, aradan 12 yıl geçmesine karşın bugün de aynı şeyleri söylüyor olması. Hiç sapma yok!

Söyleşiye “Şu an en çok merak edilen ve konuşulan genel başkansınız. Hayatınız didik didik edildiği hissine kapılıyor musunuz” sorusu ile başlamışım. O ‘da, “Didik didik ediliyoruz zaten. Benim bürokrasideki bütün dosyalarımı istediler, ‘acaba bir şey bulabilir miyiz?’ diye. Hiçbir şey bulamazlar. Neden? Hatalarım olabilir, eksikliklerim olabilir ama şundan çok eminim. Boğazımdan haram lokma inmedi. Hesabını veremeyeceğimiz hiçbir şey yok. İstedikleri kadar didik didik etsinler, çünkü daha önce de didik didik edildi yine de bir şey bulunamadı” diye yanıt vermiş.

Siyasetin içinde olan ve her gün bir başka ayıplı işleri ortaya çıkan politikacıları düşününce, bu kendinden emin, dik duruşun ne denli değerli olduğu bu gün daha iyi anlaşılıyor.

Eminim ki “Rüzgâr ne kadar sert eserse essin kayadan alacağı tozdur” sözünü anımsatan bu duruşa, açıkça dillendirmeseler de, rakipleri de saygı duyuyorlardır.

2010 yılında verdiği söyleşide “Türkiye’yi AKP kâbusundan kurtarmak için her yurttaşın üstüne düşen görevler var. Özenle altını çizerek belirtmeliyim ki, her vatandaşı geçmişte hangi partiye oy vermiş olursa olsun bu dönemde CHP’nin çatısı altında bekliyorum“  diyen Sayın Kılıçdaroğlu, bugün de tüm yurttaşlara “bizimle olun” çağrısı yapıyor; bir farkla, o günden bu güne sabırla, özenle ve yurttaşa verdiği güvenle oylarını artırarak…

Sayın Kılıçdaroğlu 2010’daki bu söyleşide “Siyasi Ahlak Yasası”, “Dokunulmazlıkların sınırlanması” ve “Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı” şeklinde üç halkadan söz ederek, “CHP iktidarında TBMM’de kesin hesap komisyonu kuracağız. Kesin hesap da şudur. Bütçe bildiğiniz gibi geleceğe yönelik hedefleri gösterir. Kesin hesap ise bu hedeflerden ne kadarının gerçekleşip gerçekleşmediğini gösterir. Kesin hesap komisyonunun başkanı ana muhalefet partisinden olacak. Yani iktidar muhalefet partisine hesap verecek. Bundan çekinmeyeceğiz, korkmayacağız. Çünkü siyasetçinin temel görevi hesap vermektir. Kime hesap vermektir? Halka hesap vermektir. Halka hesap vermek ayıp bir şey değil ki…” demiş.

Aradan 12 yıl geçmiş olmasına karşın bu sözler hala geçerliliğini koruyor. Sayın Kılıçdaroğlu

Ülkeyi yönetenlerin yaptıkları harcamalarla ilgili olarak muhalefet partilerine ve halka açıklama yapmayı akıllarının ucundan geçirmedikleri hatta her türlü pervasızlığı sergiledikleri, Sayıştay’a Başsavcı olarak AKP’den milletvekili adayı olmuş bir ismi atadıkları bu günlerde bu ilkelerin ülkenin ve milletin gönenci (refahı), gelişimi için ne denli yaşamsal olduğu anlaşılıyor sanırım. Örneğin 128 milyar dolar bilmecesi hala gizemini koruyor.

Bu söyleşide Sayın Kılıçdaroğlu Tokat’la ilgili olarak Tokat AKP milletvekillerinin 20 yıldır gözlerden kaçırmaya çalıştıkları gerçekleri 12 yıl önce dillendiriyor ve diyor ki; “Tokat’ta beklediğimiz sayıda milletvekili çıkaramadığımız için üzgünüz. Ama Tokat’ın ekonomisinin gittikçe düştüğünü, kişi başına düşen gelirin gittikçe azaldığını, tarımda ve sanayide ciddi bir daralmanın olduğunu biliyoruz. Bu Tokat’ın göç vermesine yol açıyor ve göç veren Tokat kan kaybediyor. Bizim temel arzumuz ve hedefimiz insanlarımızın büyük kentlerin varoşlarına gidip oralarda perişan olmasınlar. Herkes doğduğu büyüdüğü yerde iş olanağı bulmalı, çalışmalı, üretmeli, kazanmalı ve ekonomiye katkıda bulunmalı. Tokat aslında gelişme açısından umut vadeden bir kent. Burada tarım, sanayi, hayvancılık var. Sağlıklı bir planlama ile bunu aşmak mümkün” diyor.

Bunları ne zaman söylüyor? Tam 12 yıl önce. Peki, 12 yılda bu söyledikleriyle ilgili olarak tarımda, sanayide, hayvancılıkta kısaca Tokat ekonomisinde biz Tokatlıları sevindirecek, gönencimizi artıracak bir gelişme var mı?

Anımsayalım! Tokat Sigara Fabrikası kapatılmadı mı? Bu fabrikanın Tokat ekonomisine vurduğu darbenin boyutları siyasal iktidar milletvekilleri tarafından hiç sorgulandı mı? Tütün ekimi sonlandırılmadı mı? Şeker Fabrikası özelleştirilmedi mi? Pancar ekimi daralmadı mı? Örnekleri daha da çoğaltabiliriz.

Sayın Kılıçdaroğlu’nun bu açıklamasındaki sihirli sözcük, AKP Tokat milletvekillerinin ve yerel yönetimlerin 20 yıldır ajandalarına almadıkları “sağlıklı planlama” konusudur.

Gerçekten de bu şehrin en temel sorunu “plansızlıktır. Her gelen vali, seçilen AKP milletvekilleri ve yerel yönetim temsilcileri planlama yerine kendi bakış açılarını topluma dayatmakta, gel-geç hevesler içinde boğulan, tasarımsal süreçten yoksun günü birlik çalışmalarla gün öldürmektedirler.

İzleyin göreceksiniz. Bu şehrin bir arpa boyu yol gidememesinin sorumlularından olan bürokratların en göze çarpan uygulamaları, AKP milletvekillerinin muhalefete karşı, kendi iktidarlarının ise yararına yaptıkları paylaşımların altına “beğeni” atmaktır.

İşte bu plansızlık ve liyakatsizlik nedeniyle Tokat 20 yıldır bir arpa boyu yol gidememiştir.

Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2010’da Tokat’taki “İktidara Yürüyüş Mitingi” den sonra kendisiyle yaptığım söyleşide başka neler söylediğini www.tokattanhaber.com’daayrıntılarıyla bulabilirsiniz.

Sayın Kılıçdaroğlu, 2010’ da seçmen kitlesinin AKP’yi taşıyamayacak bir duruma geleceğini, bu nedenle de seçmen yaklaşımında bir değişiklik olacağına işaret ediyor ve 2010’ dan 2022’ ye kadar da inançların ve etnik kimliğin siyasetin odağına koyulmasına şiddetle karşı çıkarak, dürüst siyaseti önceleyenlerin bir gün bunun karşılığını alacağını ifade ediyor.

Kamuoyu araştırmaları da, zamanın Sayın Kılıçdaroğlu ’nu haklı çıkardığını ve 2010 başlattığı “İktidara Yürüyüş” inancının gerçekleşeceğini gösteriyor.

Umarım ve dilerim bu süreçte Demokrasi karşıtı tutumlarla karşılaşmayız!

YARIN: Millet İttifakı Bileşenleri İçin; “Tokat’ın Sorunları”…

KEMAL KILIÇDAROĞLU İLE 2010 YILINDA YAPILAN SÖYLEŞİNİN TAMAMI

İlgili Yazılar

Vali Dr. Ozan Balcı’dan Yaş Sebze ve Meyve Toptancı Haline ziyaret

TOKATtan Haber

CHP Zile İlçe Kadın Kolları’ndan “anneler günü” etkinliği

TOKATtan Haber

Hutbelerde ‘Haram’ Deniliyordu: Diyanet’in Faizden Para Kazandığı Sayıştay Raporuna Yansıdı

TOKATtan Haber

Yorum Yaz