Manşet Tokattan

Enflasyon altında ezilen, çarşıda, pazarda, mutfakta büyük sıkıntılar yaşayan milletimiz sırtına yüklenen bu faiz yükünü nasıl taşıyacak

Diş Hekimi Hüseyin Yarıcı gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

20 yıllık Ak Parti iktidarının seçime giderken tekrar yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklarla ilgili sözler verdiğini anımsatan Diş Hekimi Hüseyin Yarıcı, “İyi Parti’nin yolsuzluk iddialarının Meclis tarafından araştırılması için verdiği önerge ise AKP-MHP oylarıyla reddedilmiştir” dedi.

Genel Başkan Meral Akşener’in yaptığı grup konuşmasında “Her bir kuruş haramın her bir kuruş hırsızlığın hesabını mahkemeye taşımaya geliyoruz” dediğini anımsatarak şunları söyledi.

“Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener Hanımefendi TBMM’ de yaptığı grup konuşmasında ‘2022 yılı bütçesinde 240 milyar faiz öngörmüşlerdi. Şimdi ise faiz gideri 330 milyar diyorlar. 2023 yılında 290 milyar faiz ödemesi öngörüyorlardı. Getirdikleri bütçede faiz ödemesi 565 milyar. 2024 yılı için öngördükleri faiz ödemesi 320 milyar liraydı, şu anki tahminleri ise 698 milyar’ açıklaması yaptı. Görülüyor ki siyasal iktidar hedeflerini hiçbir şekilde tutturamıyor. Peki, bu faiz yükünü kim sırtlayacak? Elbette bizler, yani vatandaşlar sırtlayacak. Üstelik bu faiz ödemelerine Kur Korumalı Mevduat için yapılacak ödemeler dâhil değil. Enflasyon altında ezilen, çarşıda, pazarda, mutfakta büyük sıkıntılar yaşayan milletimiz sırtına yüklenen bu faiz yükünü nasıl taşıyacak?”

Siyasal iktidar yaklaşan seçimler öncesi seçmenin gönlünü almaya yönelik kısa vadeli vaatlerde bulunmaya çalışacaktır

Diş Hekimi Hüseyin Yarıcı ülkede işsizlik ve yoksulluğun yaygınlaştığını, gelir ve servet dağılımındaki uçurumun daha da derinleştiğini, yurttaşın sürekli artan fiyatlar karşısında ezildiğini ifade ederek “Yaklaşan seçimler öncesi siyasal iktidar seçime kadar durumu idareye etmeye, seçmenin gönlünü almaya yönelik kısa vadeli vaatlerde bulunmaya çalışacaktır. Seçime kadar, EYT yasasını çıkarmak, asgari ücrete hatırı sayılır zam yapmak, 3600 gösterge düzenlemesi yapmak gibi çeşitli vaatlerle seçmen kitlesinin kalbini çalmaya yönelik adımlar atması hiç şaşırtıcı olmayacaktır. Elbette dar gelirli yurttaşın yaşamında iyileşmeler sağlayacak uygulamalara karşı çıkacak halimiz yok. Ancak seçmen yumurta kapıya gelene kadar taleplerini karşılamayan, 20 yıldır yoksulluk, yolsuzluk ve yasakları ortadan kaldırmayan siyasal iktidarın bu vaatlerine inanır mı onun da garantisi yok. Kaldı ki, yurttaşın gelirleri enflasyon oranında artmadığı sürece hayat pahalılığı sürecektir” dedi.

Türkiye bir an önce Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçmelidir

Hüseyin Yarıcı Türkiye’nin Partili Cumhurbaşkanlığı sisteminden bir an önce kurtulması gerektiğini belirterek, “Artık ekonominin limanının güven olduğunu bilmeyen kalmadı. Demokrasi olmadığında adalet duygusu kayboluyor, adalet duygusu kaybolduğunda ise güven kalmıyor. Güven kalmadığında da yatırım olmuyor. Yatırım olmadığında istihdam olmuyor, istihdam olmadığında iş olmuyor, aş olmuyor. Enflasyon önlenemiyor. Ücretler an az enflasyon oranında artmıyor. Gelir dağılımı bozuluyor, ücretli kesim büyük yara alıyor. Bu nedenle de Türkiye bir an önce Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçmelidir. Bunun yolu da seçmenin sandığa giderek bu sistemi uygulamaya alacak olan Millet İttifakı’na destek vermesinden geçmektedir ” dedi.

Yazı devrimi ülkemizi ve milletimizi aydınlığa çıkartmış, uygarlığa taşımıştır  

Diş Hekimi Hüseyin Yarıcı, Mahir Ünal’ın Cumhuriyet ile ilgili sözlerini talihsizlik olarak nitelendirerek, “Cumhuriyet bir kültür ve aydınlanma devrimidir. Cumhuriyet ilan edildiğinde okuma yazma oranı erkeklerde yüzde 5, kadınlarda yüzde 1 dolaylarında. Toplum eğitimsiz, her açıdan cahil… Kullanılan tek dil vardı o da Arapça, Farşça ve Türkçe ’den oluşan karma dil Osmanlıca. Türkiye’de hala o günlerin özlemini duyan ve üstelik ülkemizi yönetenlerin varlığı çok acı” dedi.

Hüseyin Yarıcı Türk dilinin mübarek kaynağının MS. 8. yüzyılın başlarına dayanan Göktürk Yazıtlarına; Orhun Kitabelerine dayandığını belirterek, Prof. Dr. Muharrem Ergin’in “Orhun Abideleri” adlı kitabının ön sözünde; “Türk adının, Türk milletinin isminin geçtiği ilk Türkçe metin, ilk Türk tarihi,  Türk nizamının, Türk töresinin, Türk medeniyetinin, yüksek Türk kültürünün büyük vesikası. Türk dilinin mübarek kaynağı. Türk yazı dilinin ilk, fakat harikulade işlek örneği. Türk yazı dilinin başlangıcını milâdın ilk asırlarına çıkartan delil” dediğine vurgu yaptı.

Hüseyin Yarıcı,  13. Yüzyılda Yunus Emre’nin yazmış olduğu ““Karlı dağların başında / Salkım salkım olan bulut / Saçın çözüp benim için / Yaşın yaşın ağlar mısın” ve “Ne varlığa sevinirem / Ne yokluğa yerinirem / İşkun ile öğünürem / Bana seni gerek seni” şiirlerini anımsatarak, “Yunus Emre’nin 800 yıl öncesi Türkçesiyle yazdığı şiiri görmezden mi geleceğiz?” diye sordu.

1928 yılındaki Harf Devrimi muhteşem bir olaydır ve değişen dilimiz Türkçe değil, harflerdir.

Diş Hekimi Hüseyin Yarıcı, Türk diline en büyük zararın 17. yüzyıldan itibaren verildiğine işaret ederek “Bu yüzyıldan başlayarak Türkçeye Türkçe sözlerden çok Farsça, Arapça sözler doldurulmuştur. Adına Osmanlıca denilen bu yapay dil, içinde Türkçe sözler de olan bir uydurukça dildir. Kendilerine Osmanlı diyenler bu dil ile yazdılar. Türkler ise anlamadılar. Türk’e en büyük kötülüğü Arapça, Farsça sözlükleri dilimize dolduranlar yapmaktadırlar. 1928 yılındaki Harf Devrimi muhteşem bir olaydır ve değişen dilimiz Türkçe değil harflerdir. Cumhuriyetin Dil Devrimi Türkçeyi olabildiğince yabancı sözlerden ve karma bir alfabeden kurtarmıştır. Bugün de Türk dili bu Arapça, Farsça ve yabancı dil sözcüklerinden tamamen kurtarılmış değildir” dedi.

Dil Devrimi’nin önce, Türklerin anlayacağı biçimde Türkçe yazmak amacıyla başlatıldığını, Mehmet Emin Yurdakul, Z. Gökalp gibi aydınların öncülük yaptığını belirten Diş Hekimi Hüseyin Yarıcı sözlerini şöyle sürdürdü.

Karamanoğlu Mehmed Bey: ‘Şimden gerü divanda, dergâhta, bârgâhta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dil kullanılmayacaktır”

“Karamanoğlu Mehmed Bey, Anadolu Selçuklularının son zamanlarına doğru, memleketteki karışık durumdan faydalanarak Konya’yı ele geçirip devlet idaresini vezir sıfatıyla ele aldıktan sonra, 15 Mayıs 1277 de ‘Şimden gerü divanda, dergâhta, bârgâhta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dil kullanılmayacaktır” diye çağırı yaptırmıştır. Bu buyruktan sonra Türkçe, Anadolu’da tekrar devlet dili ve resmî dil olmuştur. Selçuklu devletinin yıkılmasından sonra Anadolu’da ortaya çıkan beyliklerde Türkçe, ön plâna geçmiş, bilginler ve şairler eserlerini Türk diliyle yazmışlardır. Ancak Klâsik Osmanlıca devresinde artık Türkçe sadeliğini ve duruluğunu kaybetmiş, üstünlük Arapça ve Farsçaya geçmiştir.”

Bu devrim yapıldığında 40 bin köyün 37 bininde okul yoktu. Harf Devrimi sonucu okur- yazar oranı 94 yıl sonra bugün yüzde 90’ ı geçmiştir

1928 yılının Yeni Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanunun da kabul edildiği yıl olduğunu kaydeden Diş Hekimi Hüseyin Yarıcı, “Bu anlamda 1928 de Türkler için Arap alfabesinin sonlanması, sadece Türk yazısı için bir devrim olarak yorumlanmakla kalmaz, aynı zamanda Türk kültürünün, Türkçenin özgürleşerek millileşmesi yolunda da milat oluşturmuş sayılabilir. Yeni alfabe, XIX. yüzyıl başlarından beri Türk aydınlanmasının ilgi odağı haline gelen Avrupa’nın hemen hemen bütün milletlerinin yazılarının geliştiği Latin yazısına dayanan ‘Yeni Türk Alfabesi’ dir.  Bu devrim yapıldığında 40 bin köyün 37 bininde okul olmadığını belirten Diş Hekimi Hüseyin Yarıcı, Harf Devrimi sonucu okur- yazar oranı 94 yıl sonra bugün yüzde 90’ ı geçmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin geliştirdiği büyük Türk Devrimi ve özellikle bu yazı devrimi ülkemizi ve milletimizi aydınlığa çıkartmış, uygarlığa taşımıştır. Bu vesileyle tüm yurttaşlarımızın 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutluyorum” dedi.

İlgili Yazılar

Yoksulluk sınırı ilk kez bu rakamı aştı

TOKATtan Haber

Zile Minare-i Sağır Mahallesi’nde asfalt çalışmaları

TOKATtan Haber

Yazmacılar Sitesi Törenle Açıldı

TOKATtan Haber

Yorum Yaz