Kadir Özbilgin Köşe Yazıları Manşet Tokattan

Tokatlı olmayan ya da Tokat’ta yaşamayan Tokatlıların belediye başkan adayı yapılmaları doğru mudur?

Tokatlı olmayan kişilerin aday gösterilmesini savunan bir kenttaşımız soruyor.

“Bir fabrika kurulduğunda başına Tokatlı birini mi getiriyorsunuz..? Tokat valisi Tokatlı mı oluyor? Emniyet müdürü Tokatlı mı oluyor..? “

Kendi sorusunu, “Görevi yapabilecek seviyesi olan , yaşadığı büyük şehirlerde gördüğü düzeni ve hizmeti ilçemize getirecek kişiler lazım bize..” diyerek kendisi yanıtlıyor.

Elbette bu, şehrin sorunlarına karşı duyarlı olduğunu düşündüğüm kenttaşımızın görüşüdür, saygı duyarım.

Ama hiç de öyle değildir.

Öncelikle şu temel hususu vurgulamak isterim. İlimize dışarıdan gelen kişiler, bizlere rehberlik yapabilirler (ki yapabileni şimdilik görmedik) ama yerel kalkınmanın asıl unsuru, fiili olarak Tokat’ta yaşayan Tokatlılardır. Hemen her kalkınma alanı her ulus, bölge, yöre, şehir ve insan için özel bir kalkınma politikası, stratejisi, bütçesi ve programına ihtiyaç duyar. Başka yerlerin kalkınma politikalarının ve stratejilerinin kopyalanması sürdürülebilir sonuçlar almak için yeterli olmaz.

Hemen ifade edeyim. Fabrika yöneticileri hariç, saydıkları görevlere getirilen kişilerin tamamı “atama” yoluyla belirlenir. Her ne kadar 21 yıllık AKP döneminde tek kişiye karşı sorumlu olsalar da, görev sınırlarını da devlet tayin eder ve doğrudan devlete karşı sorumludurlar. Görevlerinde yaptıkları kusurlarından dolayı istenildiği an görevlerinden alınabilirler. Fabrika yöneticileri de, fabrika sahip/ sahipleri tarafından fabrikanın yönetim/üretim/imalat/pazarlama gibi sınırlı konularda liyakat sahibi kişilerden seçilir, sadece fabrika sahibine /yönetim kuruluna sorumlu olarak çalışır ve başarısız bulundukları her hangi bir anda han kapısından teğelti atar gibi kapının önüne koyulabilir.

Üstelik bu görevler “sınırları belli bir görev tanımlaması” içinde yapılır ve çok zorunlu olmadıkça bu görev tanımlamasının dışına çıkamazlar. Örneğin; il kültür turizm müdürü, İl Ticaret Müdürü, İl Tarım Müdürü, Çevre ve Şehircilik Müdürü vs. Görevleri özelliklidir (spesifiktir).  Oysa bir belediye başkanı, ilin kültürü, turizmi, tarımı, ticareti, sanayisi, istihdamı, ulaşımı, çevresi, doğası, engellisi, kırılgan grupları, imarı, yaşlısı, genci, çocuğu, yoksulu, konut stoku, şehrin gelişimi gibi çok sayıda konuyla uğraşmak zorundadır.

Vali ya da kamu kurumu müdürleri görevlerini çok iyi yapar ya da yapamayabilirler. Ama en büyük handikapları atandıkları şehri ve şehir insanlarını tanımak, , şehrin sorunlarını ve gereksinimlerini anlayabilmek için zamana ihtiyaç duymalarıdır. Çoğunlukla da şehri tanıyamadan, şehrin sorunlarını çözemeden, ihtiyaçlarını gideremeden başka bir yere giderler. Ki tecrübe ile sabittir; bazıları buna gerek de duymayabilir, hazırlanmış eylem planlarını bir çekmeye atar ve kendi bakış açılarını topluma dayatabilir, doğacak olumsuz sonuçlar için yerel topluma karşı da bir sorumluluk duymazlar. Örneğin bir vali Başçiftlik gibi yüksek rakımlı bir ilçemize kiraz fidanı diker, bu dikimin yanlış olduğunu söylemesi gereken atanmış il tarım müdürü buna itiraz edemez, sonrasında fidanlar kurur ama bundan doğan zararı bu atanmışların hiçbirisi ödemez, Tokatlıya hesap vermez ama zararı Tokatlı öder. Yine başka bir örnek; yıllardır ulaşım (trafik) sorunu yaşanır ama ulaşım sorununun çözümü emniyet trafik şubeden değil, belediyeden beklenir.

Bakın siz okurlara çok can yakıcı bir konudan söz edeyim. Tokat için Devlet Planlama Teşkilatı, kamu kurumları, yarı kamusal meslek odaları ve STK işbirliğinde 7 adet kalkınma eylem planı hazırlanmış ancak bunların hiçbirisi, bunları uygulamakla sorumlu vali ve kamu müdürleri tarafından uygulamaya alınmamıştır. Hani devlette devamlılık esastı? Bu valiler Tokat’ın makûs talihini değiştirecek bu planları niçin uygulamadılar da kendi bakış açılarını topluma dayattılar, bileniniz var mı? Peki, bunun bir müeyyidesi (yaptırımı-cezası) olmuş mudur? Onları görevlerinden alabildiniz mi? Hayır! Bunları uygulamayan Tokat valileri şimdi başka şehirlerin valileri, kamu müdürleri de ya hala aynı görevde ya da başka görevlerdedir.

Oysa bir belediye başkanı atamayla değil, seçimle iş başına gelir. Birinci derecede seçildiği şehre ve hangi ideolojide, inançta, mezhepte olursa olsun şehrin insanlarına karşı sorumludur. Başarısız bulur, beğenmezseniz bir daha seçmezsiniz olur biter. Belediye başkanı şehrini, insanlarını çok iyi tanımalıdır. Şehrin dinamiklerini, sorunlarını, çözüm yollarını yaşayarak, deneyimleyerek öğrenmiş olmalıdır. Görevini stratejik kalkınmanın aktörleri olarak kabul edilen kentlilerle istişareyle yürütür. Seçmene hesap verir. Seçilen bir başkan başarısız bulunduğunda kimse bir dahaki seçime kadar kapının önüne koyamaz, ama ölçüyü aşmamak şartıyla ve bir vatandaş duyarlılığıyla hesap sorabilirsiniz. Bugün ki valilere bunu yapabilir misiniz? Belediye başkanı yasalar dışına çıkmaksızın yalnızca hizmet ettiği şehre ve o şehrin insanına karşı sorumludur.

Ve en önemlisi sevgili dostlar, bir belediye başkanında aranması gereken en temel özellik, “aidiyet” duygusuna sahip olmasıdır. Bir insanın bir şehre aidiyet duyması içinse o şehri, o şehrin kimliğini ve insanını çok iyi tanıması bu değerlerin farkında olması, bunun için de fiili olarak orada yaşaması gerekmektedir. Çünkü dünyanın neresinde olursa olsun, hiçbir insan tanımadığı, farkında olmadığı bir şeye sahip çıkmaz. Şehrin insanlarında toplumsal sorumluluk oluşturamaz ve şehirle ilgili katılımcı uygulanabilir modeller oluşturamaz.

Bir diğer husus da şudur. Tokatlı olmayan ya da Tokatlı olup da Tokat’ta yaşamayan bu adayları biz de tanımıyoruz. Tokat’ın kaç mahallesi olduğunu bilmeyen, bu mahallelere bugüne kadar hiç uğramamış birisi, seçim dönemi bu mahallelere gittiğinde ne anlatacak acaba? Kendisine dikte edilenleri mi?

Bu bir yerel seçim! Biz bir partinin kapı kulları mıyız ki, parti aday gösterdi diye tanımadığımız, bilmediğimiz bir adaya oy verelim de başkan seçelim. Kendilerini tanıtmak için gösterilen CV’ler şahsen beni hiç ilgilendirmiyor. Çok parlak bir CV o kişinin güven duyulacak birisi ve iyi bir başkan olacağını göstermez! Tokatlı olmayanından geçtim, Tokatlı olup da, Tokatla bağı kopuk insanlarımız iyi birer insan da olabilir. Ancak bu durumda olan insanlarımız öğretim düzeyleri, meslekleri ve kişisel özellikleri ne olursa olsun belediye başkan adayı olarak topluma/seçmene dayatılmamalıdır. Unutmayınız bir belediye başkanını “yerel halk” seçer. Partilerin “ben aday olarak bunu seçtim, siz de benim seçtiğimi seçin dayatması” hangi düşünsel alana sahip olursa olsun, bilinçli bir seçmen için kabul edilemez bir dayatmadır.

Hiç kuşku yok ki, her insan seçiminde özgürdür. Fakat her seçimin de bir bedeli vardır.

Bu yüzden insanlar hiç değilse yerel seçimlerde alışkanlıklarına değil, geleceklerine karar vermelidirler

Ha bir de adayların seçildiklerinde neler yapacaklarını genel geçer cümlelerle değil de, altını doldurarak anlatmaları gerekmektedir.

Yani sevgili okurlar, demem o ki, bal bal demekle ağız tatlanmıyor. Hiçbir adayın ayakları yere sağlam basmayan vaatlerle, bize çoban kulübesinde padişah rüyası gördürmeye hakkı yoktur.

İlgili Yazılar

5 Basit Adımda Bağışıklık Sistemi Nasıl Güçlü Tutulur?

TOKATtan Haber

Kaynanalara “Doğum Yasağı”

TOKATtan Haber

45 yıllık oda başkanı!..

TOKATtan Haber

Yorum Yaz