ManşetYurttan

Boğaziçi direnişi dördüncü yılını tamamladı: Kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz!

Boğaziçi Üniversitesi bileşenlerinin ‘kayyım rektörlere’ karşı başlattığı direniş dördüncü yılını tamamladı.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan kararıyla Boğaziçi Üniversitesi’ne 1 Ocak 2021’de Melih Bulu’nun ‘kayyım’ atanmasıyla başlayan Boğaziçililerin protestoları dördüncü yılında.

Protestolar o günlerde birçok kente ve üniversiteye yayılmış, özerk üniversite yönetimi için eylemlerde 500’ün üzerinde öğrenci gözaltına alınmıştı.

Erdoğan’ın kararıyla atanan Bulu, yine Erdoğan’ın kararıyla 15 Temmuz 2021’de görevden alınmıştı.

Bulu’nun ardından 19 akademisyenin rektör adaylığı için yarıştığı ‘güven oylamasında’ öğretim üyelerinin yüzde 95 oyla rektörlüğünü reddettiği iki akademisyenden biri olan Naci İnci yine Erdoğan’ın kararıyla üniversiteye rektör olarak atanmıştı.

Naci İnci döneminde de protestolar devam etmiş, iki öğrenci tutuklanmış, akademisyenler okuldan uzaklaştırılmıştı.

Direnişin dördüncü yılında Akademisyenler, öğrenciler ve öğrenci aileleri okulki Güney Meydan’da toplandı. Akademisyenler 990’ıncı kez rektörlük binasına sırtlarını döndü.

Naci İnci tarafından görevinden uzaklaştırılan ve kampüse alınmayan akademisyen Can Candan’ın, direnişin dördüncü yılı için hazırlanan akademisyenler adına açıklaması meydanda dinletildi.

Nöbetin ardından akademisyen ve öğrenciler, giriş kartları iptal edilen mezun ve akademisyenlerle birlikte kapı önünde toplandı.

Can Candan’ın kapı önünde kendisinin de okuduğu akademisyenler adına açıklaması şu şekilde:

* Bugün 3 Ocak Cuma. Nöbetimizin 990’ıncı gününde, direnişimizin 5’inci yılında ve 1461’inci günündeyiz. Sizlere özgür basının halen alınmadığı, öğrencilerin, birçok mezun ve emekli öğretim üyesinin girişlerinin engellendiği, çevresinde polisin ağır silahlarla devriye gezdiği, her köşesinin kameralarla, özel güvenlik güçleri ve sivil polislerce denetlenmeye çalışıldığı, girişlerine yüksek demir parmaklıkların yerleştirildiği kampüsümüzden sesleniyoruz.

* Bu hafta Boğaziçi Üniversitesi’ne karşı 2021 yılı Ocak ayında siyasi emellerle gerçekleştirilmiş olan müdahalenin dördüncü yılını doldurduk. Bu otoriter müdahaleye karşı dört yıldır üniversitenin akademik özerkliğini ve bilimsel özgürlüğünü savunmaya, tüm ülke için özerk ve demokratik üniversite modelini talep etmeye devam ediyoruz. Tam dört yıldır, üniversitemizde tepeden inme yöntemlerle ve kurum iradesini hiçe sayarak yapılan hiçbir atamayı meşru kabul etmediğimizi, her türlü baskıcı ve hukuk dışı uygulamaya karşı verdiğimiz mücadeleden vazgeçmeyeceğimizi kamuoyuna duyuruyoruz.

* Geride bıraktığımız 2024 yılı içerisinde Anayasa Mahkemesi önemli bir karara imza atarak 2018 yılından itibaren Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yapılan rektör atamalarının hukuka aykırı olduğunu tescil etti. Bu kararın ertesinde Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri olarak bizler de hukukun üstünlüğü ilkesinin, demokratik teamüllerin ve akademik ahlak kurallarının gereği olarak gayrimeşru konumları hukuken doğrulanmış rektör ve idarecilerin istifa etmelerini talep ettik. Halen takipçisi olduğumuz bu istifa talebinin ötesinde Türkiye üniversiteleri için beklentimiz ve nihai hedefimiz tüm üniversite yönetimlerinin demokratik süreçlerle, liyakat kıstaslarına uygun olarak belirlendiği, çağdaş ve evrensel kriterlere uygun bir yükseköğretim modeline geçilmesidir.

* Öngördüğümüz gelecekte üniversitelerin dışarıdan, tepeden inme alınan karar ve talimatlarla değil; kamu yararı gözetilerek şeffaf ve katılımcı süreçlerle yönetilen demokratik ve özgür kurumlar olarak yeniden yapılandırıldığını görmek istiyoruz. Bu hedefler doğrultusunda Boğaziçi Üniversitesi’ne yapılan müdahalenin 5’inci yılına girerken kurumumuzun geleceğine dair ilkesel taleplerimizi yineliyoruz.

‘Yeni ve meşru bir yönetim istiyoruz’

* Üniversitenin kapısına kelepçe vurdurmayan, kampüslerini polis ve özel güvenlik güçleriyle doldurmayan, öğrencilerine, emekli öğretim üyelerine ve mezunlarına giriş yasağı uygulamayan, öğrencileri yurtsuz bırakmayan, onları sağlıksız ve emniyetsiz ortamlarda yaşamaya, ısıtmasız dersliklerde paltoyla ders yapmaya mecbur bırakmayan; öğrenci kulüp ve etkinlikleri üzerinde baskı kurmayan, tüm kurum bileşenleriyle uyumlu çalışarak üniversiteyi farklılıkların ve itirazların özgürce ifade edildiği, kapsayıcı ve çok sesli bir ortam olarak canlı tutan, kısacası kurumumuzun ilkelerini, özgürlükçü ve çok sesli yapısını ayakta tutacak, tüm Türkiye için özerk ve demokratik üniversite idealini savunacak yeni ve meşru bir yönetim istiyoruz.

* Önümüzdeki dönemde öngördüğümüz türde bir yönetimin gerçekleşebilmesi için somut önerilerimizi kamuoyuyla paylaşacağız. Türkiye’de yükseköğretimin yeniden yapılandırılmasına dair hazırladığımız, Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğüne ve YÖK’e yolladığımız rapor ve tasarılar gibi yapıcı önerilerimizi tüm üniversite kamusuyla paylaşmaya, bu konularda akademik ve kamuya açık toplantılar düzenlemeye ve tüm liyakatsizleştirme girişimlerine rağmen yüksek standartta bilgi üretmeye ve aktarmaya devam edeceğiz.

‘Direnişten vazgeçmeyeceğiz’

* Bizler her iş günü her öğlen bu meydanda toplanıyor, rektörlüğe sırtımızı dönüyor, gayrimeşru yönetimin demokratik olmayan uygulamalarının hiçbirini kabul etmediğimizi, ilkelerimizden vazgeçmeyeceğimizi söylüyoruz. Kamuoyuna ilkelerimizin arkasında olduğumuzu, insan haklarına, bilimsel düşünceye saygılı, demokratik bir üniversite ortamı kurulana kadar bu direnişten vazgeçmeyeceğimizi yeniden ve ilk günkü kararlılığımızla duyurur, bu mücadeleyi öğrencilerimize, mezunlarımıza, tüm topluma olan borcumuz olarak gördüğümüzü yinelemek isteriz. Türkiye’de özgür, özerk, demokratik ve katılımcı ilkelere dayalı bir üniversite ideali gerçekleşene kadar kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz.”

KAYNAK: Diken

Related posts

Daron Acemoğlu, anlattıklarında Türkiye vardı

TokattanHaber

Azerbaycan Parlamentolar Arası Dostluk Grubu TBMM’de

TokattanHaber

Tokat İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Ahmet Kayhan: “Büyük ve güçlü bir aileyiz”

TokattanHaber

Yorum yaz