Kadir ÖzbilginKöşe YazılarıManşetTokattan

“Körün istediği bir göz ikisi olursa ne söz? “

Efendim “Güneş Anadolu’dan Doğar” isimli gösteri sonrası Tokat’ın bir kültürel alana ihtiyacı olduğuna yönelik haberler yerel basında yer aldı.

Elbette bu haberler ve bu ihtiyaç yeni değil!

Bu konu 20 yıldır yazılıp söyleniyor. Tokat’ın bir kültür sarayı, merkezi olmayan ender ve talihsiz bir il olduğu sır olmaktan çıktı. 26 Haziran Atatürk Kültür Sarayı / Merkezi olarak anılan yapı, çok uzun süredir kamu birimlerinin hizmet verdiği bir yapıya dönüştü. Nedenleri vardır, girmeyeyim, yazı uzar.

Sağır sultanın duyduğu olay yeni bir durummuş gibi herkese yeniden duyuruldu.  E fena da olmadı, tekrarda yarar var.

Duyması gerekenler şimdilerde ya birincil ihtiyaçlarla değil de zannımca, seçmenin oy verme davranışı üzerinde etkisi olacağını düşündükleri işlere kulak kabartıyorlar ve ilgileniyorlar ya da ellerine geçen fırsatı değerlendirmek istiyorlar.

Fırsat, yaz bulutuna benzer, hemencecik gelip geçer. “Fırsat, nazlı, cilveli bir kadın gibidir. Bir defa kapıyı kapalı bulursa, bir daha gelmez” diyenler de vardır ki fırsatları değerlendirmek gerektiği anlatılır.

Lakin bir kültür sanat merkezine ihtiyacımız olduğu söylendiğinde eski yaralarımız depreşiyor

Düşünsenize, eğer bir kültür ve sanat merkezi inşa ederseniz, insanları bir araya getirir ve ortak bir kimlik oluşturmalarına yardımcı olursunuz. Kültürel ve sanatsal miras yoluyla insanların birbirleriyle daha derin bir şekilde iletişim kurmalarını ve ortak değerleri paylaşmalarını teşvik ederseniz. Hissettirdiği ve açığa çıkardığı duygularla insanlara kendilerini ifade etme şansı tanırsınız, bireyin duygusal ve düşünsel ihtiyaçlarını karşılamaya yardımcı olur, insanların yaratıcılıklarını geliştirmelerine olanak tanırsınız. Çeşitli kültürel ve sanatsal atölye çalışmalarıyla insanları eğitir, meslek sahibi yaparsınız. Bitmez, insanların kendilerini tanımasına, kendilerine ait bir kimlik oluşmasına ve toplumsal değerleri anlamasına yardımcı olursunuz.

Yerel siyasetçilerimizden bağımsız olarak söylüyorum, bu günümüzde istenen bir şey değil.

Günümüzde istenen şey şu! Türkiye’de insanlar bin bir türlü zorlukla uğraşıyor. Yaşam şartları, geçim zor, çalıştığının karşılığını alamıyor. İnsanlar ay sonunu zor getiriyor. Hobiye ayıracak ne vakit ne para var. Tiyatro sinema bilet fiyatları almış başını gitmiş. Zaten Tokat’ta bu tür sanatsal faaliyetler de yok. Asgari ücret açlık sınırının da altına düşmüş. Gezip tozamıyorsun. E politik gündem malum, izlediğinde kafayı yiyorsun. Ülke bir kargaşa içinde… İnsanlar dolup taşmış, nasıl oyalar, nasıl boşaltırız, nasıl kafalarını dağıtır ve uyuturuz?

Çözümü gayet basit! TV de bol bol futbol maçları, kahramanlık dizileri, kültürümüzle uzaktan yakında ilgisi olmayan saçma sapan programları izleyenlere dayatır, gazlarını alırsınız. Sorup soruşturmalarına, sorgulamalarına, sokağa çıkmalarına engel olursunuz. Çıkanların da sonu malum!

Sakın, sakın ha. Kimse bu dediklerimden “spor kötüdür” anlamı çıkarmaya kalkmasın! Demem o ki, stadyum futbol maçlarının vatandaşlarca izlendiği yerdir. Orada takımların oyuncuları maçtan maça çıkar futbol oynarlar bizde seyrederiz. Örneğin mahalleden arkadaşlarınızın iki takım oluşturup, stadyum da futbol oynadıklarını gördünüz mü? Görsek fena da olmazdı. Tokatspor bu yolla para da kazanır, kötü yollara düşmezdi, neyse…

Özetle, futbol seyretmek bir neşe ve rahatlama kaynağıdır, eğlendiricidir. Kimi futbol severler aynı zamanda topluluk ve aidiyet duygusunu beslediğini söylerler ki, futbol maçlarında yaşanan holiganlık bunun tersini söyler. Kaldı ki, Tokatspor’ un tanıtım açısından içine düştüğü durum da çok hoş olmayıp, hali pür melali de ortadadır.

Stadyum yapmadan önce bu şehirde sporla ilgilenenlerin profesyonel kulüp yöneticiliği nasıl yapılır ve Tokatlıların kendi futbol takımlarını neden sahiplenmediği konularına eğilmeleri daha yerinde olur. Ki bu konuya ilgi duyan, kafa yormuş, eğitimli,  kariyerli, donanımlı insanlar da vardır.

Demem o ki, konu bir tercih meselesidir! Siyasetçilerimiz yıllardır kangren haline gelmiş bir” Kültür, Sanat, Kongre ve Fuar Merkezi” gibi çok sayıda yararlı çıktılar oluşturabilecek, Tokat’tı bir kente, içinde yaşayanları da kentliye dönüştürebilecek bir yatırım yerine, bir stadyum yapılmasına ve bunun da mevcut stadyumun yerine yapılmasına karar vermişlerse ne diyebiliriz? Allah’tan mevcut yerine yapıyorlar. Başka bir yere yapıp mevcut stadyumun olduğu yeri yapılaşmaya da açabilirlerdi.

Çok şükür Tokat Ak Parti’nin bu konudaki karnesi  fena değil. Örneğin DSİ’nin yerine “Şehir Parkı” yapmak yerine Sayın Özlem Zengin’ de dediği gibi, çok katkı binalar yapabilirlerdi. Yine yıkılan eski kız meslek lisesinin yerine “Saat Kulesi ve Behzat Meydanı” yapmak yerine şimdiki belediyenin yaptığını yapıp, “buraya belediye binası yapacağız” diye dayatabilirlerdi. Dayatmadılar ve yapmadılar.

Özetle değerli okurlar bu şehir yapılacak her türlü yararlı yatırımı hak ediyor. Genel siyasetten bağımsız olarak, bazı siyasetçilerimizin yereldeki gayretleri de takdirle karşılanıyor.

Sorun önceliklerle ilgilidir. Sorun katılımcı anlayışın egemen olması ve yerel toplumun görüşlerinin alınmasıyla ilgilidir.

Dünya artık değişti. Tokat’ın yönetiminden ve gelişiminden sorumlu tüm baş aktörlerin kendi bakış açılarını topluma dayatmayıp, yapılacak uygulamaları stratejik planlamanın aktörleri olarak kabul edilen şehir paydaşlarla birlikte oluşturmaları, güçlerine güç katacak, hem şimdi hem de gelecekte sevgi ve saygı ile anılacaklardır.

Örneğin şehrin çeşitli yerlerinde anket noktaları oluşturup, “Şehrimize öncelikle bir stadyum mu yapılmalıdır yoksa bir kültür, sanat, kongre ve fuar merkezi mi yapılmalıdır?” diye soralım.

Yok, siyasetçilerimiz ikisini birden yapacağız derlerse, “Körün istediği bir göz ikisi olursa ne söz?” diye oynaya oynaya gezeriz.

Related posts

Kılıçdaroğlu; “Tarihe not düşmek için geldim”

TokattanHaber

Proje Okullarında siyasal kadrolaşma ve liyakatsiz atamalara son verilmelidir!

TokattanHaber

Daron Acemoğlu, anlattıklarında Türkiye vardı

TokattanHaber

Yorum yaz