Kadir ÖzbilginKöşe YazılarıManşetTokattan

Yazı yazmanın da bir anayasası var. Lütfen biraz yavaş…

Doktorların “hem stentli hem de göbekli olunmaz” demeleri gibi, yazı yazarken de sözlerin ve düşüncelerin birbirini tutması; çelişki yaşanmaması gerekir.

Çünkü çelişki; “buz tutmuş gölün çatladığı andır. Çelişki, göldeki çatlağa saplanıp donmaya başlamaktır. Çelişki, yardım istemek için açtığın ağzına dolan sudur.”

Eğer bir yazıya “ hadi bir yazı yazalım da belediye yönetimini kötü düşürelim” düşüncesiyle başlar, yazdığınız konunun gerçekle bağını koparır, çelişkiye düşerseniz inandırıcılığınızı kaybeder, ciddiye de alınmazsınız.

Bu girişi neden yaptım açıklayayım.

Güya Tokat Belediyesi Başkan Yardımcısı Sayın Derya Bulut’un görevden alınmasının ya da O’nun görevi bırakmasının ardından (nedenlerini bilmiyoruz), bu pozisyona getirilen “Sayın Melik Bingöl’ün görev tanımı geleneksel başkan yardımcılığı rolünün ötesine geçen bir yetki alanını” içeriyormuş.

Bu tümceleri yazan gazeteci aynı zamanda, bu durumun, temel yönetişim ilkeleri ile çelişen bir görünüm arz ettiğini yazıyor ki işte bu bir çelişkidir.

Hem atanan kişinin görev tanımının geleneksel başkan yardımcılığı rolünün ötesine geçtiğini söyleyeceksiniz, hem de yönetişimden söz edeceksiniz. Ne yaman bir çelişki. Geleneksel yönetimde Belediye Başkanı bütün yetkileri kendinde toplamaya çalışır, dağıtmaz. Dağıtırsa bu yönetişim; birlikte yönetim olur.

Bir belediyede tepe yönetim(başkan), bir üst yönetim (başkan yardımcıları) bir de orta düzey yöneticiler (müdürler) bulunur. Eğer bir belediye başkanı tüm yetkileri kendinde toplamaz, icraatlarını yetkilendirdiği bu kadrolar eliyle yapar, yani belediyeyi bu kadrolarla birlikte yönetirse, buna da yönetişim; yani birlikte yönetim denir. Geleneksel yönetim anlayışı ise yetkileri tek elde toplar. “Ben bilirim, ben ne dersem o” anlayışı egemendir.

Yönetişim kavramını içselleştirmiş bir başkan belediyenin yönetimini sorumluluk ve yetki verdiği kadrolar eliyle ve şeffaflık, hesap verilebilirlik ve katılımcılık gibi ilkeleri gözeterek gerçekleştirir.

Bir belediye başkanının, görev dağılımı yaparak başkan yardımcılarının hangi alandan/konulardan sorumlu tutulacağını belirlemesi yönetişim ilkelerine aykırı bir uygulama olmadığı gibi, bir başkan yardımcısının birden fazla alanda görevlendirilmesi de yanlış değildir.

Diğer taraftan gerek geleneksel yönetim, gerekse yönetişim anlayışının içinde “Yetki Konsantrasyonu” gibi bir kavram, sözcük yoktur. Eğer bu kavramla bir “yetki genişliği” nden söz edilmek isteniyorsa, yapılan uygulama yetkilerin aşırı ölçüde bir kişide toplandığını anlatmaya yetmez.

Kaldı ki belediye başkan yardımcıları da kendisine yüklenen bu görevleri, yetki paylaşımı yoluyla ve kendisine bağlı orta düzey yöneticiler (müdürler) eliyle yürütür. Çünkü bu da “yönetişimin” gereğidir.

Esas olan bu görevlendirmelerde “liyakatin” esas alınıp alınmadığıdır ki, başkan yardımcılığı görevine getirildiği söylenen kişinin bilgi, birikim ve donanımı ile ilgili bir bilgimiz (en azından benim bilgim yok) olmadığı için üstlendiği görevlerde başarılı ya da başarısız olacağını şimdiden söylemek doğru değildir.

Diğer taraftan yazıldığının tersine belediye yönetimi ile belediye meclisi arasındaki dengeyi belediye kanunu gözetmez. Belediye Kanunu kuralları belirler. Belediye meclisinde dengeyi gözetecek olan sayısal üstünlüğü bulunsa bile, birlikte yönetim anlayışına sahip bir Belediye Başkanının kendisidir.

Ayrıntısına girmeyeyim, belediyede her düzeyde çalışanın başarı ya da başarısızlığı hazırlanacak performans programı ile değerlendirilir. Yasal olmadığı anlaşılan uygulamalar için yasalar devreye girer.

***

Sayın Başkanın “kapsamlı birim değişiklikleri yapma ve kendi ekibini kurma çabası” na gelince…

Umarım bu sav doğrudur.

Nedeni şudur! Bir belediye başkanı tıpkı bir orkestra şefi gibidir. Bir orkestra şefi tüm müzik aletlerini kullanmayı bilmek zorunda değildir. Görevi orkestradan ahenkli bir ses çıkarmasıdır. Nasıl ki bir orkestra şefi tüm müzik aletlerini kullanmayı bilmek zorunda değilse bir belediye başkanı da belediyede yapılan uygulamaları bilmek zorunda değildir. Belediye başkanı belediyeyi, başkan yardımcıları, orta düzey yöneticiler ve çalışanlar marifetiyle yönetir. Belediyede ahenkli bir çalışma üretilmesi için de kadrosunu liyakatli ve güven duyacağı kişilerden oluşturur. Bir belediye başkanından beklenen belediyedeki her işten anlaması değil, etrafının kuşatılmasına izin vermemesi, liyakatli kadrolarla çalışması ve yapılan her işin takipçisi olmasıdır. Belediye başkanının yönetim kademelerinde değişiklik yapması da kendisinin tercihidir, doğaldır. Olumlu yada olumsuz sonuçlarına o katlanacaktır.

Bu değişikliklerle ilgili tek bir şey söyleyebilirim. Daha önce de bu konuya değinmiştim. Elbette bir önceki belediye yönetiminden sorumlu kadrolarda değişiklik yapılması da olağandır. Ancak bunun da ölçüsü olması gerekirdi. En azından eski yönetimden “belediyenin hafızası” denilebilecek bir başkan yardımcısının görevde tutulması Belediye Başkanının elini rahatlatır, yararına olurdu.

Sonuçta bir belediye başkanının Tokat’ın ve Tokatlıların gelişimi yönünde hiza alıp almadığını “yönetsel etkinlik ve örgütsel verimlilikte” ne denli başarılı olup olmadığını yaptığı seçimler, işler, sergilediği dürüstlük, hoşgörü ve insanlığı belirler.

Kısacası sayın okular, yazı yazarken ve yazıları değerlendirirken, otobüsün sol camından etrafı izlerken, sağ camında görünenleri kaçıranlardan olmayalım.

Related posts

Araştırma: Beyinde yaşlanmanın ‘sıcak noktası’ keşfedildi

TokattanHaber

CHP Tokat Milletvekili Kadim Durmaz’dan 19 Mayıs Mesajı

TokattanHaber

Gökhan Süsoy Silkroad Museum Hotel’in yeni Genel Müdürü oldu

TokattanHaber

Yorum yaz