Editörün SeçtikleriManşet

Küresel güçlerin rekabetinin sonucu

Özlem KAYGUSUZ – Doç. Dr.

Emperyal güçlerin yıllardır sürdürdüğü Ortadoğu politikalarının bir başka aşamaya geçtiği bir süreci yaşıyoruz. Bugün Suriye’de bir devrin kapanması, büyük güçlerin yayılmacı, nüfuz alanlarını genişletmek amacıyla yürüttükleri politikaların ve rekabetin doğrudan bir sonucu olarak karşımızda.

HTŞ, 7-8 yıl önce örgüt liderlerinin kellesinin istendiği bir aşamadan Suriye’ye ‘özgürlük’ vadeden, kurtarıcı, meşru bir güç konumuna getirildi. Bu aşamada emperyal güçlerin rekabeti, bölgede diktatörlüklerle yönetilen merkezi devletler dönemini kapatıp yerine çok parçalı bir siyasal coğrafya oluşturmakta. Orta doğunun siyasal anlamda orta çağı bu.

13 senede devrilemeyen bir rejimin 13 günde sorunsuzca devrilebilmesi arka planda bölgedeki büyük güçlerin anlaştığını ya da yeni döneme ilişkin başka planlarının olduğu işaretlerini veriyor. Bu aşamada Esad’ın savaşmadan çekilmeyi kabulü ve Rusya ile ABD ikilisinin olası bir anlaşması ile mümkün olabilir. Son tahlilde ABD ve İsrail’in görünendeki bu zaferleri terörist bir örgüt eliyle gerçekleşiyor. Irak’ta Filistin’de yaşananlar ne ise Suriye de artık o çemberin tamamıyla içerisine girmiş durumda.

Özgürlük vaatlerinin geçerliliği yok

Bu anlamda merkezi otoritelerin yokluğu tam anlamıyla halkları vuracak. Özgürlük vaatlerinin aksine istikrarın olmadığı, güvenliğin ortadan kalktığı, barınmanın mümkün olmadığı koşullar yaratıldı.

Aşırı İslamcılık olgusuyla bu durum perçinlenirken Batı çekildiği anda Afganistan’daki Taliban ne ise Suriye’de HTŞ de o olacaktır. Oldukça kaotik devam edeceği kesin olan bu süreçte sekülerler hedef alınacak, laiklik anlayışı toplum yaşamından tamamen silinecektir.

Taliban yönetiminde kadınların yaşam kavgası gençlerin gelecek mücadelesi nasıl doğrudan hedef alınıyorsa HTŞ’nin yapacakları da bundan farksız değil. Geçtiğimiz günlerde CNN’ne çıkartılan HTŞ liderinin söylemlerinde gördüğümüz üzere bu cihatçı yapılara ne kadar kurumsallık biçmeye de çalışsalar, bu örgütlerin siyasi birikimleri, deneyimleri ve altyapıları yok. Salt bir biçimde Batı ve ABD destekli bu yapıların tek gücü şiddet. Sürecin ne yönde devam edeceğini belirleyen en önemli faktör ise Trump’ın yönetimi aldığındaki tavrı olacak. HTŞ’ye ABD desteği de aşikar ancak Trump’ın bölge için tasarladığı plan henüz net değil. Öte yandan HTŞ’nin Batı tarafından da kabul gördüğünü düşünürsek bu süreci olabildiğince hızlı bir şekilde bir yere evriltecekler gibi duruyor.

Kürt hareketinin bekle-gör taktiği

Bölgedeki bir diğer aktör Kürt hareketi ise şimdilik kazançlı bir görüntü çizerken daha çok bekle-gör politikasını uyguluyor. Siyasi süreçte güvenli alana sahip olmak istiyorlar ve ABD ile olan ilişkilerinden kendilerini biraz daha avantajlı görüyorlar. Ayrıca HTŞ ile de diyalog zeminlerini açık tuttuklarını atlamamak gerekli. ABD ve Batı tarafından daha çok rahatlatılma ihtimalleri söz konusu diyebiliriz.

Türkiye güç savaşlarına dâhil

Türkiye açısından durum ise biraz daha karışık. Öcalan çağrılarıyla içeride sürdürülmek istenen politikanın çok daha önceden kurgulandığı belli olmaya başladı.

Bu anlamıyla şapkadan tavşan çıkarmadılar. Ancak görünen o ki Suriye ile beraber içerideki süreci de ileri aşamaya taşıyabilirler. Burada şunun altını çizmek gerekli. İktidarın yürüttüğü sürecin demokratik bir süreç olmadığı, demokrasi ve sorun çözme adına hamlelerin yapılmadığını söylemek gerekiyor. Bölgedeki diğer aktörler gibi Türkiye hükümeti de süreçten nasıl güç kazanabilirler, bu temel kaygıyla hareket ediyorlar. Bunu yaparken de ABD’nin küresel devlet rolünü kopyalıyorlar.

AKP bile isteye rol aldı

Yani yaşanan gelişmeleri oldukça sakin karşılayıp, dış politikada bunlar oldu, realite bu ve ‘bakın bugün de rejim değişti’ gibi bir hava ile sanki yaşananlardan etkilenen bir ülke konumunda olduğumuzun ve buna dair hamleler yapıldığını anlatmaya çalışıyorlar.

Ancak bu böyle değil. İktidar sürecin en başından itibaren bölgede de oldukça rol alan, ABD gibi Rusya gibi İran gibi ülkelerle birlikte ortaya koyduğu siyasal hamlelerle Ortadoğu’da payı olan bir pozisyon izledi. Dolayısıyla bugün etkilenen değil oldukça bile isteye rol alan bir siyaset örüldü. Ülkenin son 10 yılını belirleyen en önemli faktörün dış siyaset olduğu da bunun aslında en önemli kanıtını oluşturuyor. Ve bu politikaları da iç siyasette kullanılması söz konusu. Dolayısıyla bugün de durdukları yer bu anlamıyla çok değişmedi.

BOP’a yeni mevzi kazandırdılar

Suriye’nin parçalanması BOP’a yeni bir mevzi kazandırdı. ABD ve Batı’nın gölgesi altında gelen zafer Saray rejimi tarafından da mutlulukla karşılandı. Erdoğan, iktidarı için bölgede yeni bir rol kapma peşinde.

Suriye’de Beşar Esad’ın devrilmesi ve cihatçıların yönetimi ele geçirmesine ilişkin tepkiler de yükseldi.

SOL Parti: Suriye’de bugün cihatçı çetelerin ellerinde gönlere çekilen Amerikan bayrağı olmuştur. IŞİD ve El-Kaide artığı cihatçı çetelerin hâkimiyeti altında Suriye’nin etnik ve mezhepsel parçalanması, Amerika ve İsrail çıkarları etrafında yeni bir Ortadoğu düzeninin kurulmasının bir sıçrama noktası olmuştur. Büyük Orta Doğu Planı yeni bir mevzi kazanmıştır. AKP ve MHP, fetihçi bir gürültü altında ABD-İsrail hattında, Orta Çağ barbarlığının temsilcisi cihatçı karanlığın arkasına dizilmiştir. Tükenmiş rejimini sürdürebilmek için, ülkeyi ateşe atmaktan bir an olsun geri durmayacak olan iktidar, bu amaçla BOP Eş Başkanlığı görevinde yeni roller peşinde koşmaktadır. Açılımlarla başlayarak sürdürülen Erdoğan’a ömür boyu başkanlık yolu açma oyunun merkez üssü de Suriye olmuştur.

Sevinç naraları unutulmayacak

İktidar yandaşları ve medyası mezhepçilikle malul bir heyecanla kutlamalara katılıyorlar! Yeşil Kuşak’lardan BOP’a aynı tezgahta yetiştirilmiş olan siyasal İslamcıların, bir kez daha Amerikan emperyalizminin saflarında sevinç naraları atıyor olmaları da tarih önünde unutulmayacaktır! Bugün emperyalizmin Afganistan’da başlattığı orta çağ Suriye’yi de yuttu. Bölgemizi bitmek bilmez kimlik çatışmaları için adım adım parçalayan Amerikancı yıkımdan ülkemizi kurtarmak, iktidarda kalabilmek için Türkiye’yi Amerika’nın yol açtığı karanlığa ortak etmeye hevesli işbirlikçi iktidara son vermekle başlayacaktır. SOL Parti, ABD ve İsrail’in çıkarları doğrultusunda kurulmaya çalışılan yeni düzene karşı mücadele eden ve etmeye devam edecek halklarla omuz omuza kavgayı sürdürecektir.”

Related posts

Artık tereddüde bir yer kaldı mı?

TokattanHaber

Takibe düşen kredi borcu 2, kredi kartı borcu 3 kat arttı

TokattanHaber

Tokat’ta geliştirilen “Yapay zekalı robot” canlı yayınlarda

TokattanHaber

Yorum yaz