Kadir Özbilgin Köşe Yazıları Manşet Tokattan

Peki, yanlış olan ne?

Geçtiğimiz haftaların konusu, Başkan Sayın Eroğlu’na verilen ödüldü.

Bununla ilgili haberler yerel ve sosyal medyada yer aldı.

Herkes kendi meşrebine ve etik değerlerine göre bunları yorumladı.

Bu haberlerin benim açımdan kısa özeti; “Doğru sözle kurulmuş nice yalan bulunur” şeklinde oldu.

Çünkü Başkan Sayın Eroğlu’nun bir ödül aldığı doğru fakat bu ödülün yerel medyada yansıtılış şekli doğru değildi.

Ancak, geçtiğimiz hafta içinde duyuru tahtalarına (billboardlara) asılan afişler işin rengini değiştirdi.

Konuyla ilgili olarak yerel medyaya servis edilen ama yerel medyanın gerekli hassasiyeti göstermediği için “doğru olmayan” şekilde yayınlanan haberler, bu duyuru tahtalarına asılan afişlerle başka bir boyuta taşındı.

Yerel medyada doğru olmayan bir şekilde yer aldığı için “eleştiri” alan ödül konusu, bu duyuru tahtalarıyla bir propagandaya dönüştü.

Sosyal medyada yoğun eleştiri alan bir konu, bir kurguyla, gerçeğin tümden önemsizleştirildiği bir şekle büründü.

Ne diyor duyuru tahtasında yer alan afişlerde;  “Kanal Tokat’a Avrupa’da Ödül.”

Yerel medyada yer aldığı gibi “Kanal Tokat’a Avrupa’da(n) Ödül” dememiş, incelik (!) göstermişler ama “Avrupa’dan ödül verilmiş” algısı oluşmadığı da söylenemez.

Peki, “Kanal Tokat’a Avrupa’da Ödül” başlığı yanlış mı? Hayır!

Peki, yanlış olan ne?

***

Bu konuyu, bu bağlamda ama bu konudan bağımsız şekilde ( genel manada) ele alırsak, yanlış olan;  yapılmaya çalışılan kurgu politikasıdır!

Oysa bu kurgu politikası belediye başkanlarını toplum nezdinde etkisizleştiriyor, toplumda güven kaybı yaşamasına neden oluyor.

Çünkü her şeyden önce bu, bir belediye başkanının “öz” ile değil, “nesne” ile ilgili olduğuna yönelik bir izlenim oluşturuyor.

Eğer çeşitli ortamlarda ve hatta sosyal medyada, bir belediye başkanın politikasını kentsel gelişime hizmet edecek çalışmalarla değil de, “kandırmaca”  ya da “hileli yönlendirme ve algı” üzerine inşa ettiği (maksadı bu olmasa da) konuşulmaya başlanmışsa olumlu bir gelişme değildir.

Kendinden emin bir belediye başkanının bunlara ihtiyacı da yok!

Bir belediye başkanının ihtiyacı olan şey; politikasını “halk yağcılığı / popülizm / hileli yönlendirme üzerine inşa etmesine çaba gösteren, yaptığı olumlu işleri değil de, sadece belediye başkanının yüzünü öne çıkarmaya çalışan çevresindeki insanlara mesafeli durmasıdır.

Özellikle Türkiye’de son dönemlerde politikanın nesne/obje üzerinden yapılması, belediye başkanlarına da böyle yapmalarını düşündürüyor, bu nedenle popülizmin devreye alınmasında sakınca görmüyor olabilirler.

Ancak yerel siyasette kurnazlığın ve duyguları kışkırtan propagandanın, belediye başkanına olan inancı kaybettirdiği de biliniyor.

Bu nedenle belediye başkanının çalışmalarını salt “biçime” indirgemeden, “aldatmaca amaçlı algı yönetimine” başvurmadan, samimiyetle yürütmesi, ona ihtiyacı olan halk desteğini ziyadesiyle verecektir.

Aksini de yapabilir ve tercihini “halkı kandırmaya yönelik bir politika oyununa ayak uydurma” yönünde de kullanabilir.

Bu durumda, başkalarına sürekli olarak kendilerini eleştirme fırsatı verirler ki, bundan sızlanmaya hakları da olmaz.

İlgili Yazılar

Milletvekili Özlem Zengin neyi “sindire sindire” yapmayı planlıyor bilmiyorum ama artık ben içime sindiremiyorum (I)

TOKATtan Haber

Anadolu’nun ilk Türk islam üniversitesi müze oluyor

TOKATtan Haber

Çağdaş Kurtgöz; “Kapalı tutulan ve işlerini kısıtlı yürüten vatandaşlarımızı dinlemek lazım”

TOKATtan Haber

Yorum Yaz